Hiçbir şeyi kavrayamadıkları için hiçbir zaman akıllarını kaçırmıyorlardı. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.
Hiç hazırlıklı olunmadığı sırada geliveren sıcak ilgilere daha çabuk, beklenmeden geliveren soğuk esintilere daha geç. Nerdedir şimdi bu kadın? Bu da bir giz.
Gerçek ya da kurgu, bütün hayat aşk denen yalan çevresinde dönüyordu sanki. Üstelik tecrübe gösteriyordu ki bu zıkkım, mutluluktan ziyade bir felaket müjdecisiydi. Peki neden herkes onun peşindeydi? Ya da öyle miydi hakikaten?