Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uçakların icadı Zweig'in neslini çok heyecanlandırmış, dünyada savaşların sonunun geldiğine inandırmıştı,uçaklar havadan uçtuğuna göre sınır falan tanımazdı ki. Dolayısıyla sınırlar yok olacak, barış gelecekti.Ama o nesil bir kaç yıl sonra uçakların gökten bomba yağdırarak Avrupa'yı yıktığını görmenin şokunu yaşamıştı. Entellektüel iyimserliğe karşı, politik gerçek.. Bu yüzdendir ki "Savaş maduru bir yazar" diye bahsedilir ondan. Zehirle intihar ederken eşi Lotte’ye şu sözleri söyler;“Yanıma gelmek arzusundaysan eğer bunu istediğin zaman yapabilirsin…” Lotte’nin cevabıysa sadece “Beni seviyor musun?” olmuştur. Zweig’ın “Evet!” cevabının ardından, şişedeki zehrin tamamını içerek eşinin yanına uzanır ve birlikte sonsuz yolculukları başlar..Gerilerinde sadece bir mektup: Benim gücüm yıllar süren 'vatansız' yolculuklardan sonra iyice tükendi. Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum.Artık güneşin doğmasını bekleyecek gücüm kalmadı ama siz yeni doğacak güneşi mutlaka bekleyiniz.
"Gerçek şu ki Zizek on yıllarca anti-komünist tiradlar yazmakla meşgul olmuştu. Sosyalizm dünyanın birçok yerinde ortadan kaldırıldığı için, yeni [kapitalist] efendilerinin çizgisini papağan gibi tekrar etmekte yeni ve ilgi çekici bir yan kalmamıştı. Dikkat çekmek için başka bir şeyler yapması gerekiyordu. O da Lacancı saçmalıklarını kendince bir tür devrimci politik söylemle karıştırmayı denedi. Sorun şudur: gerçekten devrimci bir politika gerektiğinde bay Zizek nerelerdeydi? Cevap: karşı-devrimin saflarındaydı. Yeni bir şişedeki eski bir şarap, hâlâ eski bir şaraptır." (Slavoj Zizek: Tipik Bir Oportünizm Vakası; neverforgetclassstruggle.wordpress.com/2009/01/20/slav...
Reklam
Alman şair Heinrich von Kleist’ın eşiyle birlikte silahla intihar etmesinden çok etkilenip benzer şekilde hayatını sonlandıran Stefan Zweig, 23 Şubat 1942 sabahı zehirle intihar ederken eşi Lotte’ye şu sözleri söyler; “Yanıma gelmek arzusundaysan eğer bunu istediğin zaman yapabilirsin…” Lotte’nin cevabıysa sadece “Beni seviyor musun?” olmuştur. Zweig’ın “Evet!” cevabının ardından, şişedeki zehrin tamamını içerek eşinin yanına uzanır ve birlikte sonsuz yolculukları başlar.
Haziran 2018 Hikaye Etkinliği
Yazar:
Hatice
Hatice
Hikaye Adı : Aşktır Aşk... Yani Üç Nokta... Link: #30225713 Ah minel aşk… Ya da bir ihtimal daha var… O da ölmek mi dersin… Yook öyle değil… ölmek kolay… Ben senin için yaşamayı göze almışım cancağızım… De ki fare deliğinin önünde günlerce gözünü kırpmadan bekleyen
AŞKTIR AŞK... YANİ ÜÇ NOKTA...
Ah minel aşk… Ya da bir ihtimal daha var… O da ölmek mi dersin… Yook öyle değil… ölmek kolay… Ben senin için yaşamayı göze almışım cancağızım… De ki fare deliğinin önünde günlerce gözünü kırpmadan bekleyen kedi… Ya da daha yükseğe zıplamaktan başka kurtuluş çaresi olmayan şişedeki pire… Süleyman Aleyhisselam’ın insafına kaldığı için bir
Şişedeki Suyu Döktüm Çünkü Beni Kuruttu
her gün aynı şeyleri söylüyorum çünkü yeni şeyler olmuyor. kimse üzmek istemiyor ama herkes üzüyor. sizde de eminim ki böyledir durumlar. kapanmayan hiçbir mesele kalmadı hayatımda ama açılacaklara da çok uzağım. hevesini alıp gidiyorsun bak gitme. bir heves nasıl alınır hiç bilmiyorum. söylesenize bir insanın iliğini kurutmak zevkli mi? bir acıyı bağıra bağıra yaşamak zayıflık mıdır? çatır çatır susmak da güç mü? sanmam. zaten bi şeyleri sanmayı bırakalı çok zaman oldu. artık onu isteyemem. istemem. artık onu istemem çünkü o yol çok geride kaldı. ama acısı benimle. bir iliği kurutmak çok zevkli bence hak veriyorum size ama kuruyanlara sorsanıza bi. kuruduk ve bu kurumuş kaktüs olmak gibi. düşünsene içi su dolu kaktüs. içim su doluydu. bu yazıda bi bütünlük yok ya da haddinden fazla bütün. zaten her şey haddinden fazla ağır ve haddinden fazla acı. bir şeylerin haddine kim karar veriyor acaba. ben değil. orda havalar nasıl? burdaki havalar beni mutlu etmiyor umarım ordakiler de seni etmiyordur. seni de sulamasınlar ve acıdan bağırarak uyan. acıdan bağırarak uyanmak kurumakla eş değer.
Reklam
Ateistlere ..!
Bugün fen yoluyla suyun, oksijen ve hidrojen denilen iki gazdan meydana geldiğini biliyoruz. Bu gazların biri yakıcı, diğeri de yanıcıdır. Suya bakınca, oksijeni de, hidrojeni de görmemiz mümkün değildir. Hattâ su renksiz olduğu için ağzına kadar dolu bir şişedeki suyu bile göremeyiz. Aklı göze tâbi kılarak, (Şişede su, suda da gaz yoktur) diyebilir miyiz?
Su gibi aziz ol
Hani nasıl bir şey yazsam da herkes su içmek ne kadar önemli bir farkına varsa diye... Bu sene en çok dikkatimi çeken 2 şey şuydu: 1- Ne kadar su içmediğimiz 2- Suyu ne kadar ziyan ettiğimiz Suyu içmediğimiz kadar kıymetini de bilmeyen; bu yüzden feci ziyan eden bir toplumuz. Koşmak, düzenli türlü çeşit spor, özellikle ultra maratonlar, Dr.
28 öğeden 16 ile 28 arasındakiler gösteriliyor.