Hilâl

Hilâl
@sislibigecedeay
Men bu lisâna sığmazam* twitter.com/sislibigecedeay
Türk Halk Edebiyatı Yüksek Lisans
Samsun
221 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
136 syf.
10/10 puan verdi
·
29 günde okudu
Gürpınar bu eserinde, İspanyol gribinin kol gezdiği İstanbul’da yaşanan sosyal ve psikolojik bunalımları anlatır. 1918- 1919 yıllarında ortaya çıkan İspanyol gribi 20. yüzyılın en büyük salgınıdır. İspanyol gribi yüzünden binlerce kişi ölür. Fakat insanlar kendilerini izole etmek yerine hasta ziyaretlerine devam ederler ve korksalar dahi grip için pek bir önlem almazlar. Bu korku roman karakterlerine hiç yapılmaması gereken bir sürü hata yaptırır, bunu bilen bazı çıkarcı kişiler durumu çok iyi kullanır ve krizi fırsata çevirirler. Romanda ayrıca salgın döneminde sosyal adaletsizlik ve ekonomik bozukluğun etkisine de yer verilir. Zengin insanların rutin hayatları devam ederken yoksul insanlar, maddi ve ahlaki bunalımlara sürüklenir. Annesi ve babası ölen çocuklar sokaklara düşer ve sersefil olur. Soygun, gasp hırsızlık ve daha birçok olaylar İstanbul sokaklarında cirit atar. Kitabın sonlarına doğru biraz sıkılsam da Gürpınar’ın efsane bitirişine hayran kaldım ve etkisinden çıkmak oldukça güç oldu. Hiç beklemediğim şekilde hiç beklemediğim bir durumla karşı karşıya kaldım. O an Piaget ve Kohlberg'in Ahlâk Gelişimi Kuramı’nı düşündüm. Bir olay karşısında insanların niyetini mi temel almalıyız yoksa ne olursa olsun kişiye verdiği zararın büyüklüğü ya da küçüklüğü ile mi ilgilenmeliyiz? Bu soru ile sizleri baş başa bırakıyor en kısa sürede bu kitabı okumanızı rica ediyorum.
Hakka Sığındık
Hakka SığındıkHüseyin Rahmi Gürpınar · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,517 okunma
Reklam
68 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
İvan İlyiç evini düzenlerken yüksek bir yerden düşer ve hastanır. Başlarda hastalığını kabul etmeyen karakter ağrılarının artmasıyla birlikte doktora gider, fakat hiçbir doktor, İlyiç'in hastalığını tedavi edemez ve ağrılarını dindiremez. Ve İlyiç artık ölümü düşünmeye başlar. Bugüne kadar her insanın öleceğini biliyor olması fikriyle kendisinin ölümlü olduğunu fark etmesi arasında bir çelişki olduğunu görür. Kendisini oyalamak için evin düzeniyle ve eşyalarıyla tekrar ilgilenmeye başladığında, hayatını eşyalar uğruna harcadığını fark etmesinin hüznünü yaşar. Hastalığını ve ölüme giden bu yolu kabul ettikçe bir çocuk gibi ilgiye ve şefkate ihtiyacı olduğunu da anlar. Bu ilgi ve şefkat ihtiyacını aile üyelerinden biri yerine uşağı Gerasim’in karşıladığını görür. Çünkü Gerasim ona dürüst davranır, İlyiç'in de bu durum çok hoşuna gider. Günler geçtikçe hastalığı iyice artar İlyiç'in ağrıları şiddetlenir ve ölür. Yaşamın anlamını ve ölüm kaygısını konu edinen kitap karakter üzerinden okuyucuya hayatın ve ölümün anlamını sorgulatır.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Ötüken Neşriyat · 202146bin okunma
199 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Refik Halid, yazdığı siyasi hicivler nedeniyle Anadolu'ya sürgün edilmiştir. Bu sürgün yılları ona, Memleket Hikayeleri'ni yazdırır. Refik Halid'in dili oldukça sade ve anlaşılırdır. O, klasik öykü tekniği ile çağdaş öykü tekniğinin başarıyla buluşturmuş, -bana kalırsa- Türk öykücülüğünün babası konumundadır. Memleket Hikayeleri, on sekiz öyküden oluşur. Anadolu kasabalarını, kenar mahalleleri, yoksul ve orta gelirli insanları, memurları, bürokratları, sürgünde bulunan kent kökenli kişileri, yolsuzlukları, yoksullukları, yalan, dolandırma, rüşvet, adaletsizlik, bozuk devlet düzeni gibi meseleleri etkili bir gerçekçilik ve güçlü bir Türkçeyle anlatmıştır. Hikayeleri ile Anadolu insanının, sesini, kimliğini ve ruhunu doguştan var olan nüktedanlığı ile siyasi bir biçimde yansıtmıştır. Daha önce değinilmeyen meselelere değinip bunları hikayeleri ile edebiyatımıza taşıyarak Türk hikayeciliğini zirve bir noktaya taşımayı başarmıştır.
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 20216,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
215 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Kültür, bir milleti diğer milletlerden ayıran vazgeçilmez değerlerdir. Aynı dili konuşan, ortak bir hayat sürdüren toplum, ortak bir kültür oluştur. Milletler varlıklarını kültürler sayesinde koruyup sürdürebilirler. Birey, doğuştan var olan kimliğinin yanı sıra yaşam içinde yeni kimlikler edinir. Bu kimlikler; deneyimlerin, düşüncelerin, duyguların etkisinde oluşur. Giyim, kuşam, dinlenilen müzikler hepsi kimliğin bir göstergesidir. “Milli kimlik yahut sadece kimlik, milli kültürün ferdî ve içtimaî planda ortaya çıkan üslûbudur; kişiyi ve toplumu farklılaştıran, en yakınlarından başlayarak diğer benzerlerinden ayıran özellikleridir. Bu farklılıklar en geniş ifadesi ile yaşama biçimindeki özellikler, kendine -kişiye ve topuma- mahsus oluşlarıdır." diyor, Nevzat Köseoğlu. Gelişmiş ülkeler de kendi kültürlerini diğer milletlere benimsetmeye çalışır. Bir milleti, diğer milletlerden ayıran milli kimlik, toplumun özünü kaybetmemesi için elzemdir. Kültür, geçmişin birikimini gelecek nesillere aktaran bir köprü görevi görür. Gelecek kuşakların köklerini ve kimliklerini anlamalarına yardımcı olur. Bu sebeple geleneksel olan her şey korunmalı ve yaşatılmalıdır.
Milli Kültür ve Kimlik
Milli Kültür ve KimlikNevzat Kösoğlu · Ötüken Neşriyat · 2018101 okunma
48 syf.
7/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Kitap iki öyküden oluşuyor. İlk öykü "Bulgar Kızı"nda, savaştan kaçan Bulgar bir öğretmenin ruhunu dinlendirecek bir sığınak aradığına şahit oluyoruz. Bu sığınağı ararken; hayatının anlamını sorgulaması, yitirdiklerimizi ya da bulmak istediklerimiz hakkında kendi ile konuşması çok hoştu. Belki de hayatımızı zinde tutan, hep yolda ve arayış içinde olmaktır. Ve ne kadar kötü şeyler yaşarsak yaşayalım Tanrı'nın varlığına inanmak insanı birçok sıkıntıdan kurtarıyor galiba. Bulgar kızı da Tanrı ile birlikte var olmanın anlamını sorguluyor aslında. İkinci öykü Talas'ın Kıyısında" da ise; baba oğul çatışması üzerinden insanın doğa ile sürüp giden mücadelesini ve değişimi ele alınıyor. Beknazar gelenekçi bir babayken, oğlu Alımbek modern yöntemleri benimseyen bir kişidir. Zaten Kırgızların çok gelenekçi olduğu bilmediğimiz bir şey değil. Özetleyecek olursam Aytmatov bu öyküde, gelenekle modernite arasındaki gelgitleri baba ve oğul üzerinden okuyucuya aktarmıştır. Şunu da söylemeden edemeyeceğim çevirmeni o kadar başarılı buldum ki. Gerçekten keyifle okuduğum iki küçük öyküydü. Aytmatov'un zihin dünyasını bilen ve anlayan herkes bu iki öyküyü keyifle okuyacaktır.
Bulgar Kızı - Talas'ın Kıyısında
Bulgar Kızı - Talas'ın KıyısındaCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınevi · 2023158 okunma
Reklam
Reklam
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.