Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hilâl

Hilâl
@sislibigecedeay
Men bu lisâna sığmazam* twitter.com/sislibigecedeay
68 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
İvan İlyiç evini düzenlerken yüksek bir yerden düşer ve hastanır. Başlarda hastalığını kabul etmeyen karakter ağrılarının artmasıyla birlikte doktora gider, fakat hiçbir doktor, İlyiç'in hastalığını tedavi edemez ve ağrılarını dindiremez. Ve İlyiç artık ölümü düşünmeye başlar. Bugüne kadar her insanın öleceğini biliyor olması fikriyle kendisinin ölümlü olduğunu fark etmesi arasında bir çelişki olduğunu görür. Kendisini oyalamak için evin düzeniyle ve eşyalarıyla tekrar ilgilenmeye başladığında, hayatını eşyalar uğruna harcadığını fark etmesinin hüznünü yaşar. Hastalığını ve ölüme giden bu yolu kabul ettikçe bir çocuk gibi ilgiye ve şefkate ihtiyacı olduğunu da anlar. Bu ilgi ve şefkat ihtiyacını aile üyelerinden biri yerine uşağı Gerasim’in karşıladığını görür. Çünkü Gerasim ona dürüst davranır, İlyiç'in de bu durum çok hoşuna gider. Günler geçtikçe hastalığı iyice artar İlyiç'in ağrıları şiddetlenir ve ölür. Yaşamın anlamını ve ölüm kaygısını konu edinen kitap karakter üzerinden okuyucuya hayatın ve ölümün anlamını sorgulatır.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Ötüken Neşriyat · 202145,3bin okunma
Reklam
199 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Refik Halid, yazdığı siyasi hicivler nedeniyle Anadolu'ya sürgün edilmiştir. Bu sürgün yılları ona, Memleket Hikayeleri'ni yazdırır. Refik Halid'in dili oldukça sade ve anlaşılırdır. O, klasik öykü tekniği ile çağdaş öykü tekniğinin başarıyla buluşturmuş, -bana kalırsa- Türk öykücülüğünün babası konumundadır. Memleket Hikayeleri, on sekiz öyküden oluşur. Anadolu kasabalarını, kenar mahalleleri, yoksul ve orta gelirli insanları, memurları, bürokratları, sürgünde bulunan kent kökenli kişileri, yolsuzlukları, yoksullukları, yalan, dolandırma, rüşvet, adaletsizlik, bozuk devlet düzeni gibi meseleleri etkili bir gerçekçilik ve güçlü bir Türkçeyle anlatmıştır. Hikayeleri ile Anadolu insanının, sesini, kimliğini ve ruhunu doguştan var olan nüktedanlığı ile siyasi bir biçimde yansıtmıştır. Daha önce değinilmeyen meselelere değinip bunları hikayeleri ile edebiyatımıza taşıyarak Türk hikayeciliğini zirve bir noktaya taşımayı başarmıştır.
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 20216,5bin okunma
215 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Kültür, bir milleti diğer milletlerden ayıran vazgeçilmez değerlerdir. Aynı dili konuşan, ortak bir hayat sürdüren toplum, ortak bir kültür oluştur. Milletler varlıklarını kültürler sayesinde koruyup sürdürebilirler. Birey, doğuştan var olan kimliğinin yanı sıra yaşam içinde yeni kimlikler edinir. Bu kimlikler; deneyimlerin, düşüncelerin, duyguların etkisinde oluşur. Giyim, kuşam, dinlenilen müzikler hepsi kimliğin bir göstergesidir. “Milli kimlik yahut sadece kimlik, milli kültürün ferdî ve içtimaî planda ortaya çıkan üslûbudur; kişiyi ve toplumu farklılaştıran, en yakınlarından başlayarak diğer benzerlerinden ayıran özellikleridir. Bu farklılıklar en geniş ifadesi ile yaşama biçimindeki özellikler, kendine -kişiye ve topuma- mahsus oluşlarıdır." diyor, Nevzat Köseoğlu. Gelişmiş ülkeler de kendi kültürlerini diğer milletlere benimsetmeye çalışır. Bir milleti, diğer milletlerden ayıran milli kimlik, toplumun özünü kaybetmemesi için elzemdir. Kültür, geçmişin birikimini gelecek nesillere aktaran bir köprü görevi görür. Gelecek kuşakların köklerini ve kimliklerini anlamalarına yardımcı olur. Bu sebeple geleneksel olan her şey korunmalı ve yaşatılmalıdır.
Milli Kültür ve Kimlik
Milli Kültür ve KimlikNevzat Kösoğlu · Ötüken Neşriyat · 201898 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
48 syf.
7/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Kitap iki öyküden oluşuyor. İlk öykü "Bulgar Kızı"nda, savaştan kaçan Bulgar bir öğretmenin ruhunu dinlendirecek bir sığınak aradığına şahit oluyoruz. Bu sığınağı ararken; hayatının anlamını sorgulaması, yitirdiklerimizi ya da bulmak istediklerimiz hakkında kendi ile konuşması çok hoştu. Belki de hayatımızı zinde tutan, hep yolda ve arayış içinde olmaktır. Ve ne kadar kötü şeyler yaşarsak yaşayalım Tanrı'nın varlığına inanmak insanı birçok sıkıntıdan kurtarıyor galiba. Bulgar kızı da Tanrı ile birlikte var olmanın anlamını sorguluyor aslında. İkinci öykü Talas'ın Kıyısında" da ise; baba oğul çatışması üzerinden insanın doğa ile sürüp giden mücadelesini ve değişimi ele alınıyor. Beknazar gelenekçi bir babayken, oğlu Alımbek modern yöntemleri benimseyen bir kişidir. Zaten Kırgızların çok gelenekçi olduğu bilmediğimiz bir şey değil. Özetleyecek olursam Aytmatov bu öyküde, gelenekle modernite arasındaki gelgitleri baba ve oğul üzerinden okuyucuya aktarmıştır. Şunu da söylemeden edemeyeceğim çevirmeni o kadar başarılı buldum ki. Gerçekten keyifle okuduğum iki küçük öyküydü. Aytmatov'un zihin dünyasını bilen ve anlayan herkes bu iki öyküyü keyifle okuyacaktır.
Bulgar Kızı - Talas'ın Kıyısında
Bulgar Kızı - Talas'ın KıyısındaCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınevi · 2023153 okunma
367 syf.
10/10 puan verdi
·
48 günde okudu
Türk toplumunda aile kavramı elzemdir. Çocuğun; haneye bereket, neşe ve uğur getireceğine inanılır. Ayrıca çocuk, soyun devamlılığını sağlamaktadır. Bu yüzden bir milletin oluşması ve sürekliliği için de önemlidir. Çocukla birlikte aileler eksik parçalarını tamamladıklarını düşünürler ve bu sebeple toplumun en temel yapı taşını korudukları düşüncesine kapılırlar. Masalların hareket noktasını “çocuksuzluk motifi”nin oluşturması; toplumun çocuğa, soyun devamlılığına ve ailenin bütünlüğüne verdiği önemi kanıtlar niteliktedir. Çocuksuz olan kişinin Tanrı tarafından cezalandırıldığı düşünülür ve kişi, toplum tarafından da kınanır. Çocuksuz olan kişi, bey, padişah, han dahi olsa toplum tarafından dışlanır. Fakat masallar dünyasında ümitsizlik diye bir şey yoktur. Mistik bir kişinin çocuksuz olan kişiye bir elma vermesi ile bütün sorun çözülür. Kahramanın mucizevi şekilde doğmasına -elma vererek- yardımcı olan bu mistik kişiler, bundan böyle kahramanın başı ne zaman derde girse ne zaman bir olayı çözemez hale gelse ona yardımcı olur. Bu motiflerin masalların başında kullanılmasının sebebi ise kahramanda olağanüstü özellikler yaratmak içindir. “Kahraman önce olağanüstü özelliklere sahip olacak, kısaca bir masal kahramanı özelliği kazanacak ki olaylar başlayabilsin ve daha sonra karşılaşılacak güçlükler de bu olağanüstü yardımcılar sayesinde aşılsın.
Anadolu Sahası Türk Masallarında Elma Motifi
Anadolu Sahası Türk Masallarında Elma MotifiCafer Özdemir · Kurgan Edebiyat · 20182 okunma
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
·
48 günde okudu
Eser, İslam bilim tarihçiliğinin en büyük ismi Fuat Sezgin ile söyleşiyi içerir. Fuat Sezgin'in bu yola nasıl girdiği, ilme nasıl başladığı, araştırmaları ve araştırmalarda karşına çıkan İslam alimlerini tüm dünyaya duyurma çabası ele alınmış. Sefer Turan, araştırmacı gazetecidir ve söylediğine göre Kahire'ye bir kitap fuarına gidiyor ve eserleri incelerken, bir eserin üzerinde Arapça olarak Fuat Sezgin yazdığını görüyor ve şaşırıyor. Fuat Sezgin'in bir Türk olduğunu düşünüyor ve araştırmalarına başlıyor. Ülkemizde de dünyada da yapılan birçok icatların hep Batılılar tarafından yapıldığı inancı vardır fakat Fuat Sezgin bu algıyı kanıtlarıyla kırar ve Batılılardan önce bazı Müslüman mucitlerin -Batılıların sahiplendiği bazı icatların- bulduğunu söyler. Eserin sohbet üslubu samimi bir ortam yaratıyor ve Sezgin’i kendi ifadeleriyle daha iyi anlamamızı sağlıyor. Söyleşinin dili anlaşılır olmakla birlikte Sezgin’in farklı kelime tercihlerine müdahale edilmemesi metne özgünlük sağlamış. Soru cevap şeklinde ilerleyen söyleşi ayrıca konu başlıklarına da ayrılmıştır.
Bilim Tarihi Sohbetleri
Bilim Tarihi SohbetleriSefer Turan · Pınar Yayınları · 20193,368 okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kral Hamlet’in ölümünü fırsat bilip tahtına geçen kardeşi, karısını da elinden alır. Babasının ruhundan ihaneti öğrenen Prens Hamlet, bu ihanete dayanamaz ve intikam ateşi ruhunu alevlendirir. Hem onu çok seven halkına hem de annesi ve amcasına iyi ve unutulmayacak bir ders verir. Eserde; ihanet, intikam, ölüm konusunu başarılı bir şekilde işlenmiştir.
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Ötüken Neşriyat · 202345bin okunma
405 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Selçuk Hoca yüksek lisanstan hocamdır. Dersimize girdiği için kendimi o kadar şanslı hissediyorum ki gerçekten durumu anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalıyor. Kitaba gelecek olursam; bence lisans, yüksek lisans, doktora ya da belli bir statüye gelmiş olan araştırmacı, her kim olursa olsun öncelikle bu kitabı alıp okuması gerektiğini düşünüyorum. Kitapta sadece araştırma yapılırken ve yazılırken dikkat edilmesi gereken kurallardan bahsedilmemiş. Bir araştırmacıda olması gereken ahlaki kurallardan ve hassasiyetlerden de bahsedilmiştir. Teknik kısım yanında işin ahlaki boyutunu ilmek ilmek güzel üslubu ile aktarmış hocam. Kendisini çok sevmenin yanında duruşunu, ilkelerini ve öğrencilerinin her koşulda yanında olması da ayrı bir takdire şayandır.
Dil ve Edebiyat Araştırmalarında Ahlak ve Yöntem
Dil ve Edebiyat Araştırmalarında Ahlak ve YöntemSelçuk Çıkla · Akçağ Yayınları · 20217 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Sanırım dünyadaki en korkunç şey kıymet verdiğin birinin seni hiç anlamamasıdır. Kafka'nın birkaç eserini okuyan okuyucular, onun babası ile sıkıntılarını derinden hissederler. Kafka, babasını hem çok seviyor hem de çok nefret ediyor. Babası, onunla konuşurken sürekli aşağılar ve artık bu durum Kafka'da bir "duyarsızlaşma" meselesi haline gelir. Gün geçtikçe "her şeyin ölçütü kabul ettiği adamdan" yani babasından uzaklaşır. Ona dair her şeyi unutmaya ve ona dair her şeyden kaçmaya yemin eder. Sürekli sevilme ve onaylanma bekleyen birinin, en sevdiği kişi tarafından aşağılanması Kafka'ya hayatındaki her şeyi sorgulatmış ama en çok da kendini suçlamış, sorgulamış kendini yalnızlaştırmış ve değersiz hissetmiş. Belki de bu sorgulama onu psikolojiye itmiş ve Freud'dan etkilenmesine sebebiyet vermiştir. Kafka ve Kafka gibi olan birçok kişi için o kadar üzgünüm ki... maalesef ebeveynler kendilerince doğru buldukları ya da kendi büyüklerinden öğrendikleri yanlış davranışları evlatları üzerinde uygulamaya çalışıyorlar. Kendi gerçekleştiremedikleri hayalleri çocuklarının üzerinden -kendilerini kanıtlamak için muhtemelen- harekete geçirmeye çalışıyorlar. Kafka'da bu çocuklardan biri olmuş ve yara izleri onda büyüdükçe derinleşmiş. Ve son olarak keşke Kafka yaşarken bu eserleri yayımlansaydı da insanların onu ne kadar sevdiğini ve yalnız olmadığını görseydi.
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Panama Yayıncılık · 201740,4bin okunma
95 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Kitap hakkında birkaç şey söylemeden önce Sâdık Hidâyet'i anmak isterim. Tahran'da varlıklı bir ailenin çocuğu olan 2. Dünya Savaşı'nın etkisiyle iç dünyasında zelzeleler kopan bir yazar kendisi. Sanırım dünya üzerindeki adaletsizlik, savaşın o insanlara bıraktığı derin menfi duygularla kendi iç dünyasına çekilmiş ve çatışmalar yaşamış, belki de bu sebeple depresyona girmiştir. Kitabını basarken bile "bu kitabın İran'da basılması yasaktır" ibaresini kendi koymuştur yazar aslında burada mesajı okuyucuya net vermiştir diye düşünüyorum. Bu kitabı anlamak için bir değil bin kere okumak gerektiği kanaatindeyim ve eminim ki her okuduğumuzda farklı pencerelerden bakmayı öğreneceğiz ve aydınlanacağız. Eserde çok fazla İran kültürünün etkini görüyoruz. Yazar, özellikle Hayyam'dan çok fazla etkilemiş. Şaraplar, sarhoşluklar... bundan olsa gerek. Yazar, ulaşılan her şeyin güzelliğini ve saflığını yitirdiğini düşündüğü için eseri de tam bir sonuca bağlamamıştır ölenler ölmüştür evet ama bence net bir bitiş yoktur. Belki de eserin sürekli okunması ve kendisinin de bir şekilde böyle anılacağını bildiği için yapmıştır bilemiyorum. Yazar, ölümünü planlayıp intihar etmiştir. Bu dünyaya da böyle okudukça tekrar okunması gereken bir eser bırakmıştır. İncelemede kitaptan çok yazardan bahsettim fakat kitabın okuyup anlaşılması için önce yazarın hayatının ve duygularının anlaşılmasını elzem buluyorum.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 201928,2bin okunma
Reklam
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Şehname'yi okuyup onun bize neden bu denli tesir ettiğini merak edeyen okuyucular için çok güzel bir çalışma olmuş. Eserde; kültürün, tarihin, coğrafyanın ve inancın derin izleri görülür. Klasik Türk edebiyatında kullanılan birçok imgelerin ve sembollerin Şehname kaynaklı olduğunu bu çalışmayla daha iyi anlamış olduk. Tabii Türk kültüründen İran kültürüne de geçmiş olabilir bu imge ve semboller. Karşılıklı bir etkileşim olduğunu da söyleyebiliriz. Türk kültür ve edebiyata etkisinde Şehname önemli bir yer teşkil eder.
Şehname'nin Türk Kültür ve Edebiyatına Etkileri
Şehname'nin Türk Kültür ve Edebiyatına EtkileriMuhammet Kuzubaş · Ötüken Neşriyat · 201816 okunma
448 syf.
·
Puan vermedi
·
48 günde okudu
Ahh, şükür ki kendimi öldürmeden bitirebildim. Oblomov'dan başka tembellik üzerine daha korkunç bir karakter bulamayız sanırım. Her ne kadar böyle söylesem de ben Oblomov'a da pek de kızamıyorum. Ailesi tarafından tembelliğe alıştırılmış bir çocuk Oblomov hatta tembellik kavramı bizzat öğretilmiş bence ona. Bireysel işlerini kendi başına yapması engellenmiş, durduk yere okuldan alınmış (hasta falan değil yani okula bile bazen göndermemişler yorulmasın diye), çoraplarını bile başkası giydirmiş. Hayattaki tek gayesi yemek yemek ve yatmak olmuş (hiç hayalimdeki hayat falan demeyin içinizden de böyle şeyler geçiyorsa hemen Oblomov'u okuyun). Öyle soyutlamış ki kendini öyle tembelleştirmiş ki odalardan odalara geçmeye bile üşeniyor maalesef. Böyle bir insanın, insanlığa ne gibi bir katkısı olabilir ki? Aslına bakılırsa Gançarov'da da bir "Oblomovluk" var. Yazar da Oblomov gibi memurluktan istifa etmiş, arkadaşları tarafından da biraz tembel olarak tanımlanıyormuş. Acaba kendini anlatmış olabilir mi diye bir düşünmedim değil. Gançarov'un burada bizlere asıl vermek istediği mesajın Rus tembelliği ve Almanların ne kadar çalışkan olduğu meselesidir diye düşünüyorum. Çünkü Oblomov'un arkadaşı Andrey Ştoltz, Alman bir babanın çocuğu olup, disiplinli ve sorumluluk bilinci net olarak verilmiş bir karakter. Oblomov'un tam tersi yani. İki zıt karakter üzerinden yazar bizlere bazı mesajları net bir şekilde veriyor. Uzun bir süre işlerimi ertelemeyeceğim sanırım. Haydi siz de hemen kalkın şu Oblomovluk'u üzerimizden çabucak atalım. Sevgiler...
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Dorlion Yayınları · 201939,3bin okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Ziya Gökalp, Türk Töresi adlı bu eserinde Türklerin vaktiyle dâhil olduğu Uzakdoğu Medeniyetiyle İslamiyet öncesi Türklerin dini ve hukuki törelerini karşılaştırarak inceler. Geçmişiyle bu kültürü bilmemizi ve bunu bilmenin de milli devletin esası olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca eserde; Türk efsanelerinden, menkıbelerinden gelenek ve göreneklerimizden de bahsetmiştir.
Türk Töresi
Türk TöresiZiya Gökalp · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 20191,262 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
31 günde okudu
Yine yavaş yavaş okuduğum ve gerçekten yorulduğumu hissettiğimde elime aldığım bir kitaptı. Beyhan Budak'ı podcastleri ile tanıdım ve sesindeki o nahiflik ve sakinlik beni çok rahatlatmıştı. Kitaplarını da podcastlerinden yola çıkarak okumaya karar vermiştim zaten. Bu kitabın satırlarını okuduğunuzda yalnız olmadığınızı anlar ve biraz
Kendine İyi Davran Güzel İnsan
Kendine İyi Davran Güzel İnsanBeyhan Budak · Sahi Kitap · 202210,1bin okunma
416 syf.
10/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Orweel, romanında totaliter bir sistemin sonuçlarını ve böyle bir sistemin insanlar üzerindeki etkisini kaleme almıştır. Bence romandaki en göze çarpan olgu fanatizm, fanatizmin ne kadar zararlı olduğu vurgusudur. Büyük Bilader, insanı insan yapan tüm duygu ve davranışları yasaklar ve kendine bağımlı, boyun eğen ve sürekli itaat eden bir halk yaratma çabasındadır. Dili sadeleştirir, zıt anlamları kelimeleri kaldırır ve insanlar arasındaki tüm iletişimi yok etmeye çalışır. İnsanlara geçmişini unutturur, hatırlamalarına asla izin vermez. İnsan yüreğindeki hisleri zihnindeki düşünceleri açığa vurmazsa yaşamda nasıl var olabilir ki? Totaliter sistemin bir sonucu olarak, özgürlük adı altında insanlar tektipleştirilip köleliğe bir şekilde razı edilirler. Winston, her ne kadar bunun aksi olması için mücadele etse de sistem onu da yutar ve çaresiz kalır.
1984
1984George Orwell · İndigo Kitap · 2021166bin okunma
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.