Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hûlya

her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı.
Sayfa 165 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943(son)Kitabı okudu
Reklam
tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil… bana hakikaten yaşamak imkânını verdiğin bir kaç ay için sana teşekkür ederim.
Sayfa 164 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
âh raif, salondaki parkeyi cilası sökülünceye kadar izledim.
âh maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? niçin yanımda değilsin?
Sayfa 164 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
senelerden beri hiç kimseye bir tek kelime söylemedim. halbuki konuşmaya ne kadar muhtacım. her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir
Sayfa 164 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
dün akşam anladım ki, hayatımdan o kadın çıktıktan sonra, her şey hakikiliğini kaybetmiş; ben onunla beraber, belki de daha evvel, ölmüşüm.
Sayfa 163 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
Reklam
on sene, hiç azalmayan bir aşkla, onu sevmekte devam etmiştim. içime ondan başka hiçbir kimsenin girmesine müsaade etmemiştim. fakat şimdi onu her zamandan ziyade seviyordum. karşımdaki hayale kollarımı uzatıyor, ellerini tekrar avuçlarıma alıp ısıtmak istiyordum. onunla beraber geçen hayatımız, o dört beş aylık zaman, bütün teferruatıyla gözlerimin önündeydi. her noktayı, aramızda konuşulan her kelimeyi hatırlıyordum. sergide resmini görmekten başlayarak, atlantik’te şarkısını dinleyişimi, yanıma sokulmasını, nebatat bahçesi gezintilerini, odasında karşı karşıya oturuşlarımızı, hastalığını birer kere daha yaşıyordum.
Sayfa 163 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. bunun sebebi heralde, “ bu öyle olmayabilirdi! “ düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
Sayfa 153 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum.
Sayfa 153 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum.
Sayfa 153 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.
Sayfa 153 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
Reklam
içimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu ki, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum.
Sayfa 150 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
bir insana bir insan herhalde yeterdi.
Sayfa 130 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
o kadın beni herzamanki, âciz, miskin halimden kurtarmış; bana erkek, daha doğrusu insan olduğumu, benim de içimde, yaşamaya müsait taraflar bulunduğunu, dünyanın zannedildiği kadar manasız olmayabileceğini öğretmişti. fakat ben, onunla aramdaki rabıtayı kaybeder etmez, onun tesirinden kurtulur kurtulmaz, tekrar eski halime dönmüştüm. ona ne kadar muhtaç olduğumu şimdi anlıyordum. ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim. daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım.
Sayfa 150 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
—- raif… şimdi ben gidiyorum! dedi. —- evet… biliyorum! trenin hareket saati gelmişti. bir memur vagon kapısını örtüyordu. maria puder merdiven basamağını atladı, sonra bana eğilerek, yavaş bir sesle, fakat tane tane: —- şimdi ben gidiyorum. fakat ne zaman çağırırsan gelirim…dedi. evvela ne demek istediğini anlamadım. o da bir an durdu ve ilave etti : —- nereye çağırırsan gelirim! bu sefer anlamıştım. ellerine sarılmak, öpmek için atılmıştım. maria içeri girmiş, tren sessiz sedasız hareket etmişti. bir müddet onun bulunduğu pencerenin yanında koştum, sonra yavaşladım, elimi sallayarak: —- çağıracağım… muhakkak çağıracağım! diye bağırdım. gülerek başını salladı. yüzü ve bakışları bana inandığını gösteriyordu. içimde yarı kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.
Sayfa 144 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
yiyecek veya meyve almak, yahut pansiyona uğrayıp çamaşır değiştirmek için onu bir iki saat yalnız bırakmaya mecbur olunca, zaman bana korkunç derecede uzun görünüyordu. onu kolundan tutup, bir kanepeye oturturken veya sırtına ince bir hırka bırakırken, hayatımı bir başka insana vakfetmiş olmanın nihayetsiz saadetini duyuyordum. pencerenin önünde karşı karşıya oturup, saatlerce dışarıyı seyreder, hiçbir şey konuşmaz, yalnız ara sıra birbirimize bakıp gülerdik; onu hastalığı ve beni saadetim çocuklaştırmıştı.
Sayfa 139 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
173 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.