“ Begê min , mêrê ziravbihîstiyar , ma şev , bi tenê , ji bo xew û xewnan in ? Ma çirûsk û pêtên jînê jî jê rê navên ? Mêrê dilpak, evîn û hezkirin divê di bin siya şevên dirêj de wekî devî û dar bibişkivin .
Dikkat! Eğer kitabı okumadıysanız incelemeyi okumayınız çünkü bu inceleme özet şeklindedir.
1923'ün son demleri.
Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş büyük umutlarla Cumhuriyet'in kuruluşuna yardım eden Kürtler; çaresizliğe gömülmüş, çıkış yolu arıyorlar. Çünkü yeni bir antlaşma imzalanmış, antlaşmada adları bile anılmıyor. İşte böylesi bir dönemde
Yitik Bir Aşkın Gölgesinde olsa da kitabın adı, kitapta iki kutsal aşk ele alınıyor. Mehmed Uzun 'un başkahramanı Memduh Selim Bey' in başından geçen ardı sıra olaylar anlatılıyor.
"Bu coğrafyada şair olmak zordur Hangisini yazayım halk acısını mı aşk acısını mı? " diyor Azad Penaber. Tam da bu zorluğu anlatıyor Mehmed Uzun. Evet Kürt halkının özgürlüğü için direnen Memduh Selim Bey... Ve kalbini verdiği Feriha, Memduh Selim Bey'in Ceylan'ı. Bir yanda halkı, diğer yanda sevdiği kadın. Böylesi güzel iki kutsal aşk. Mehmed Uzun kitapta da değiniyor; Aşık olmak büyük iş diyor her gün aşık olmaz ki adam. Ne kadar doğru. Ne kadar asil...
Sîya Evinê.. Irkımın çektikleri, Irkımın çileleri, Irkımın zorlukları. Ah! Irkıma aşkım katlandı kitabı bitirince. Ciddi anlamda kitap bitsin istemedim. Tabi son dilediğim gibi olmadı ama olsun.
Halkını seçen Memduh Bey, Ceylan'ı kaybettiğinde pişmanlık duyuyor seçiminden dolayı. Kendimce yorumladım aslında ben olsam hangisini seçerdim diye ama Mehmet Uzun taa en baştan uyarmıştı beni "bazı şeyler yaşanmadan anlaşılamaz" demişti. Evet haklıydı yaşamadan anlayamam.
Peki ben size soruyorum; halkınız mı sevdiğiniz mi?
Keyfili okumalar (:
“Ne sen, ne de ben bu dünyada gün yüzü görebildik. Aşkımız güzeldi, temizdi, dupduruydu, yalnızca bize aitti. Yazık ki bir delilik yaptım. Aptallığım yüzünden yalnızca aşkın gölgesine ulaşabildik. Yalnızca gölgesine, kendisine değil.”
Mehmed Uzun
1953 yılında, Viranşehir kökenli bir aşiret ailesinin çocuğu olarak Siverek'te doğdu. Anne tarafı Zaza, baba tarafı Kürt kökenlidir. Babası koyun tüccarı olan Mehmed'in, beş kardeşi daha vardı. Küçük yaşlarında ailesinden duyduğu sözlü anlatım örnekleri, edebi sanatının temelini oluşturmuştur. İleride yazacağı romanların kökü, bu çocukluk
Ne çok insan var. Her çeşit, her ırktan insan. Ne yaparlar, nereye giderler? Sonuçta hepsinin ortak bir yanları var; hepsi de sevmenin ne olduğunu biliyor, aşkın ne olduğunu da. Bilmezler mi, çaresizlik, kanadı kırıklık nedir, yüreğe düşen köz nedir, hüzün nedir? Evet insan olan bilir bunları. İnsan duygu ustası... Aynı şekilde nefes alır, aynı havayı solur. O vakit herkes aynılaşır. Peki neden bu insanı insandan uzaklaştıran ayrılıklar, bütün bu sınırlar.