Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Büşra
Büşra
@siyahayrac
Ben hayatıma nasıl başladımsa öyle öleceğim kuşkusuz; hep kitapların arasında...
yüksek lisans yapan bir gazeteci
Lisans
Ankara, 26 Şubat
80 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Toplum Sözleşmesi
Dikkat “Spoiler“ içerebilir!!
Rousseau'yu oldum olası hep sevdim bu eserinede bir merak sonucu başladım. Gazetecilik öğrencisi olduğum için hem derslerimde yardımcı olması için hem de kendime yeni bilgiler üretmek adına bu kitaba başladım.
Toplum Sözleşmesi, Fransız Devrimi'nin felsefi zeminini hazırlayan eserlerin başında gelmektedir. Rousseau, sınıf ayrımı gözetmeksizin her bireyi kanun önünde eşit kabul etmek gerektiğini savunmuştur.
Bireysel özgürlüklerin güvence altında olduğu, genel iradeye ve mutabakata dayanan sistem, "gönüllü köleliği" de ortadan kaldırır.
Toplumsal hayata dair kuramlarını içeren bu kitap hukukta "genel iraden kuramı" na tekabül eden sözleşme ilkesini irdelenmesi bakımından önemlidir.
Rousseau'nun bu klasik metni, siyaset bilimine; mülkiyet, hakların egemenliği, genel irade gibi kavramları armağan etmiştir. Bununla da kalmayıp, çeşitli demokrasi modellerinin nasıl ve hangi koşullarda gerçekleşebileceğinin altını çizerek demokrasi teorilerine bugün bile katkı sağlamaya devam etmektedir.
Keyifli okumalar diliyorum şimdiden.
Goodreads'de 2020 yılının en iyi kurgu kitabı seçildiği için ve ilginç bir konusu olduğu için okuyup bitirdim bu kitabı.
Başından itibaren sonunu tahmin edebiliyorsunuz, ama o sonu yazarın nasıl yorumlayacağını düşünüyorsunuz bir yandan. Kitaptaki felsefi göndermelerden yazarın felsefi bir altyapısının var olduğu görülebiliyor. Kitabın ilk bölümleri bana biraz klişe geldi ilerlemeye devam ettikçe sarmaya başladı.
Kitabın konusu, merak uyandırıcılığı, kurgusu harika fakat bazı sayfalarda konular oldukça uzatılmış ve birkaç sayfa kendinin tekrarı olmuş.
Bu kitaba başladığım vakitte kitabın ana karakteri Nora gibi bende kendimi karmakarışık hissediyordum. Ölmeyi istemenin bir seçenek olmadığını, düzensiz bir hayatımız olsa bile hayatın kıymetini bilmemiz isteniyor bizden.
"Öğrenmenin tek yolu yaşamaktır."
Şimdiden iyi okumalar dilerim.
İnsan nedir
Barış Özcan tavsiyesiyle almış bulunduğum fakat daha yeni okuyabildiğim bir kitap. Neden ilk aldığım zamanlar okumamışım diyorum. Herkesin kaçtığı (benim de dahil), kendine yediremediği duygularımızın üzerine gitmiş bir kitap. İnsanın bir 'makine' olduğunu savunan yaşlı adam ve genç adam karakterlerinin karşılıklı konuşmaları üzerinden gelişiyor kitap.
Bu kitap az da olsa doğru bildiğimiz şeylerin aslında yanlış bilgiler olduğunu gösteriyor bizlere.
İlk başlarda kafamı biraz kurcalamadı değil fakat bir kaç kere aynı yerin üzerinden geçtikçe konuşmalar daha fazla netleşiyor. Bu kitabı alıp daha okumayan ya da hiç okumamış arkadaşlara şiddetle tavsiye edebilirim, asla pişman olmayacaklar.
Yaşlı adamın her anlattığı olaylara bir örnek vermesi de beni daha çok etkiledi açıkçası.
Normalde felsefe kitaplarına fazla ilgim yoktu bu kitaba biraz daha yoğunlaştı.
Okumak için okuyanlar rahatlıkla bu kitabı bir kaç saat içerisinde bitirebilirler fakat benim gibi irdeleyen biri için 3 günümü aldı. Çünkü, bu kitap için üzerinde biraz yoğunlaşmak, kitabı anlamak, çözümlemek gerekiyor. Kitabı okuduktan sonra kendimi bayağı bi sorgulamama neden oldu.
Bu kitabı okuyacak arkadaşlarıma şimdiden iyi okumalar dilerim.
Okur Takip Önerileri
Stefan Zweig beni bu kitabında açıkçası tekdüzeliğinden dolayı şaşırttı. Lyon’da Düğün 3 adet hikayeden oluşan bir kitaptır. İlk hikaye kitabın ismi olan Lyon'da Düğün tek kelime ile güzeldi iki genç aşığın kavuşmasını anlatıyor, öldüğü söylenilen nişanlısıyla esir düştükleri mahzende tesadüfi bir şekilde karşılaşan genç kız bunun büyük bir mucize olduğunu düşünmüş ve nişanlısıyla aynı anda ölecek olmanın duygusunu tatmıştır tek endişesi nişanlısı olan bu genç ile evlenemeden onun eşi olamadığını göremeden ölmekti, fakat bu hikayenin kesinlikle daha uzun olması gerekirdi diye düşünüyorum, baya sürükleyici ve üstünde yorum yapabileceğimiz bir konuyu ele almıştı, mesela hikayenin sonunda kavuşan çift daha enteresan ve daha uzun bi solukta kavuşabilirlerdi bu kitabın daha çok okunmasını ve beğenilmesini sağlardı
fikrimce. İkinci hikaye İki Yalnız İnsan ise iki insanın kaderlerinden ve yaşadığı bazı durumların benzerliğini ele almıştır, ayağı sakat olan bir erkek ile güzel olmadığına inandırılmış bir kadının kusurlarını birbirlerine anlattıktan sonra yakınlaşmalarını anlatmıştır yazarımız. En beğendiğim kısım üçüncü kısımdı hikayenin adı Wondrak, hikayemizin baş karakteri Ruzena Sedlak okuduğumuz bölümü olağanüstü hale getiriyor bir annenin oğluna sımsıkı bağlanması, onu hayatının merkezine koyması muazzamdı.
Bu kitaba tek eleştirim, yazarın diğer kitaplarından aldığım hazzı bu kitabında alamadım maalesef. Şimdiden herkese keyifli okumalar.
Lev Nikolayeviç Tolstoy
"Önemli olan tek bir an vardır, o da şimdidir. Çünkü bir tek içinde bulunduğumuz zamanda kendimize sözümüz geçer. En gerekli kişi, şu an yanımızda olan kişidir, çünkü hiç kimse bir başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini, konuşup konuşmayacağım bilemez. En önemli iş de yanımızdaki kişiye yapacağımız iyiliktir, çünkü insan dünyaya iyilik için gönderilmiştir." Muhakkak her insanın hayatında bir defa okuması gerek bu kitabı, hayatın ne kadar kısa olduğunu, şimdiden başka zaman olmadığını anlatıyor bize.
Jose Saramago
“Dışarı bakan hayal görür, içeri bakansa uyanır,” der Jung. Dışarının “gerçeklik” addettiğimiz yüzünde, kulağımıza çalınan hayaller işlerken yalnızca bizimle can bulan iç dünyamızdan başka gerçekliğimiz yoktur aslında. Peki, bu dünyaya nasıl uyanabiliriz? Portekizli yazar José Saramago’nun, insanın iç yüzüne dair gerçeklikleri en çıplak hâliyle gözler önüne serdiği romanı, bu soruya verilen en şiirsel cevap belki de: Körlük.
Bir gazetecilik öğrencisi olarak hocamın tavsiyesiyle aldığım, siyasal düşünceler tarihi dersime yön veren, derse zevkle katılmama öncülük eden harika bir eser. Sadece gazetecilik okuyanların değil her insanın okumaya başlaması gereken bir kitap. Batıdaki düşünceleri anlamak için sade bir dille yazılmış. Kitabın içerisinde yer alan küçük bilgi kutucuklarıda ayrı bir hava katıyor kitaba.
Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal DüşüncelerMehmet Ali Ağaoğulları · İletişim Yayınevi · 2011267 okunma
Sabahattin Ali
Büyük sıkıntıların yaşandığı çalkantılı dönemlerde bile ailesinin sorumluluğunu taşıyan bir yazarın eş ve baba olarak portresini çizen bu mektuplar, Sabahattin Ali'yi yakından tanımamızı sağlıyor. ''Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku… Ben şimdiye kadar
her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve
kitapları beraber seveceğiz."
