Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Her gördüğünüz insana karakter yüklemeyin. Bırakın karakterini kendi belli etsin. Küpü kırıp içine bakmaya gerek yok, mutlak bir yerde sızıntı verecektir. Şeyh Sadi Şirazi
Manga Alıntıları-2
"Bugünlerde insanlar bir şeyi açığa çıkardığında o meseleye ışık tuttuğunu zannediyorlar. Bence bu çok tuhaf. Çünkü bir sızıntı iyi bir şekilde kullanırsa dünyayı daha iyi yapabilirsin. Ama insanların çoğu bu bilgiyi kişisel saldırı için kullanıyor. Çoğu sızıntı insanların memnuniyetsizliğinden ve kişisel öfkelerinden oluşuyor. Sadece 'Bakın ben böyle bir şey biliyorum. Harika değil miyim?' diyerek gösteriş yapmaktan başka bir şey bilmiyorlar. Gerçeği araştırma ve açığa kavuşturmayı eş geçip tek taraflı fikirleriyle linçleyip saldırıya geçiyorlar. İnternet kullanıcıları eğlence için birini kolayca ateşe atıyor, güvenli evlerinde taşa tutuyorlar. Böyle düşününce insanların Salem cadı mahkemelerinden beri pek değişmediğini fark ettim. Hepsi kafayı yemiş!" -Oshi No Ko
Reklam
Yalnız küçük bir sorunu var silahın: Yaralıyor sadece; kimseyi öldürmüyor. Ama üzülme. Açtığı yara asla iyileşmiyor. Kimyasal silahtan fazlasını yapıyor; iflah olmaz yaralar açıyor vurduğunun yüzünde. Kime isabet ettiyse, insan içine çıkacak hal bırakmıyor. Yaralanan herkes nükleer sızıntı kaynağı haline geliyor. Yarayı tedavi etmek için gelenleri de yaralıyor açtığı yaralar. Bulaştığı her kişide yenileniyor kurşunun tahrip gücü. Merkezden çevreye dağıldıkça, bulaşabileceği en son çembere varınca, daha da yakıcı hale geliyor. Mesafe kat ettikçe sivriliyor ucu, sivrildikçe daha uzak mesafelere taşınıyor. En iyisi de şu: Ruhsat istemeyen, hedef saptırmayan, menzili sonsuz, kurşunu bedava bu silahı kullananlar tetikte parmak izi bırakmıyor. Kimseler adam yaralamakla suçlamıyor seni. Nerede mi o silah? Dudağının hemen ucunda. Dilinin altında şarjörü. Nefeslerin, namlusu olmuş. Gırtlağından ateşleniyor her defasında. Kurşun olarak hecelerini kullanıyor. Vurduğu yerde fitne fücur çıkarıyor, ruhları yakıp kavuruyor, kalpleri paramparça ediyor. Haysiyet kalmıyor vurduğu yerde. Buna rağmen kimse ayıplamıyor seni. Engellemek bir yana, çokları kurşun yetiştiriyor sana. Sen vurdukça, alkışlıyorlar seni. Savunmasız masum sivilleri vurdukça sen, takdir ediyorlar seni. Ama biri itiraz ediyor. Hiç susmayan sesiyle dilini tutuyor, nefesini kontrol etmek istiyor. Diyor ki söz ahlakının mimarı, susmanın ince ayarı: “Sana yalan olarak her duyduğunu söylemen yeter.” Demek istiyor ki Allah’ın Elçisi[asm]: O silah en çok seni vuruyor. En çok seni yaralıyor. En çok seni öldürüyor. Ateş kesmeyecek misin?
Hicâzkar

Hicâzkar

@yegah38
·
29 Mart 01:19
Bir silah düşün ki, tetiği her an yanında. Hiç tutukluk yapmıyor; her pozisyonda ateşe hazır. Dururken, yürürken, koşarken, yatarken ateş edebiliyorsun. Cephane sıkıntısı yok! Kurşunları her yerde bulabiliyorsun; ata ata tüketemiyorsun. Herkeste mühimmat var; zahmet etmiyorsun, hiç bedelsiz veriyorlar sana. Ruhsat soran da yok. Bir yer kaplamıyor da silahın; tarama cihazlarından kolayca geçiyor. Gürültüsüz hem; sessiz mi sessiz! Ateş ettiğinde ateşin kaynağını kimse saptayamıyor. Sipere girmen gerekmiyor! Daha dehşetlisi şu: Hedefini hiç şaşırmıyor silahın; kim nereye saklanırsa saklansın, hangi sığınağa koşarsa koşsun, anında vurabiliyorsun. Hedefin adını söylemen yetiyor, derhal namlusu oraya çevriliyor, nişan alman gerekmiyor. Kalabalık içinden birini seçebiliyorsun ya da istersen tek atışta binlerce kişi vurabiliyorsun. Abarttığımı sanacaksın belki ama hadi şu özelliğini de söyleyeyim: Uzaklık önemli değil bu silah için. Uzaktaki hedefi daha çok seviyor. Menzili sonsuz; hedef uzaklaştıkça tahrip gücü artıyor. Kurşunu yorulmuyor ve hızını kaybetmiyor, ilerledikçe hızlanıyor. Akla ziyan bir özelliği de şu: Hedefteki adamın karşı ateş açmasını bekliyor, bunu özellikle istiyor, karşı cepheden ateş atılınca seviniyor. Düşmandan gelen kurşunu da namlusuna sokuyor, düşman kurşunu ile besleniyor.
Halbuki sızıntı hep vardır, ip gibi, yaşadıklarımızdan, okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden zihnimize akan bir şeyler hep vardır.
Barış Bıçakçı
Barış Bıçakçı
Halbuki sızıntı hep vardır, ip gibi, yaşadıklarımızdan, okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden zihnimize akan bir şeyler hep vardır.
Barış Bıçakçı
Barış Bıçakçı
Ulan hiçbir eksik gedik, kötü giden bir şey de yok ama bir sızıntı var sanki sürekli, bir boşluk manasızlık, bir bu ben değilim, burası yerim değil hissi.
Reklam
Yüreğin kapısı yılık bırakmışsın. Sızıntı yapıyor. Akıyor Maşallah!
+Yaşam sana limon vermişse limonata mı yaparsın? -hayır +Önce basında bir kampanya başlatıp limon sayısının azaldığına herkesi ikna edersin. Tabi önce limon depolaman lazım, arzı eline geçirince kampanyayı patlat. Nişanlına veya eşine onu sevdiğini söylemenin tek yolu limon olacak. Gül gidecek, limon gelecek. reklam panolarında 'limonunuz yoksa sevişmez' yazacak. De beers ürün çıkaracak. Limon bilezikler, 'limon damlası' adlı limon elmaslar… Apple'ın yeni işletim sistemi 'os-lemòn' olacak. o'da vurgu olacak. Organik limon %40, katkısız limon %50 pahalı olacak. Meclise lobicileri dolduracaksın. Kardashian'lardan biri sızıntı bir sevişme videosunda limon yalayacak. Timothee Chalamet cannes'da limon ayakkabı giyecek. Etiket başlatacaksın. bir şey çok 'kıyak', 'afili' veya 'şahane' olmayacak, 'limon' olacak. 'o filme gittin mi?', 'o konsere gittin mi?' 'limon gibiydi be!' Billie Eilish… 'Aman tanrım! #limon' Doktor Öz günde dört limon yemeni ve toksinleri atman için limonlu fitil önerecek. 'toksin' dedin mi akan sular durur. Tohuma patent alacaksın. Memeye çok benzeyen limonlar üretmek için genetik kodlarını yazacaksın. Sonrada o limonun patentini alıp diğerleriyle tozlaştıracaksın. O tohumları doğaya salacaksın. Sonra da tarlasında o kodu taşıyan limon çıkan çiftçilere telif davası açacaksın. Arkana yaslanıp gelen milyonları sayacaksın. ve sonra işin bitiğinde 'limparatorluğunu' birkaç milyara satacaksın. işte ancak o zaman limonata yapabilirsin. -User Evinin Çöküşü
Mürekkebiniz damlıyorsa şayet Kalbinizde mutlaka bir sızıntı vardır Öyle yara bantlarıyla falan sarmayın Değil mi ki bir kıvılcım bin kelime için yeter Bırakın aksın alabildiğince... 🖋 Ayten ALTINTOP
348 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.