Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
233 syf.
9/10 puan verdi
Sosyoloji ve sinemanın birleşimden çıkan şahane şeylerden birisi zaten Zizek bu konuda başka bir degeri olan birisi..yaptıgı şeyden keyif aldıgı aşikar.Kitabı okumak isteyenlere önerim Hitchcock sinemasıyla oldukça haşır neşir olmadan okumamaları;hem analizlerden keyif almak için hem de bahsedilen filmler hakkında ciddi anlamda(dogal olarak) spoilerle karşılaşabilirler.
Yamuk Bakmak
Yamuk BakmakSlavoj Zizek · Metis Yayınları · 2012385 okunma
Matrix'i Slovenya'da bir sinemada seyrederken, filmin ideal seyircisi -yani bir budalanın- yanında oturmak gibi bir daha ele geçmez bir fırsata sahip oldum. Sağımda oturan, yirmili yaşlarının sonunda bir adam filme kendini kaptırmış "Aman Tanrım, vay be, demek ki gerçeklik merçeklik yok!.." gibi yüksek sesli nidalarla seyircileri habire rahatsız ediyordu.O kılı kırk yaran felsefi ya da psikanalitik kavramsal ayrımları filmle bağdaştıran sözde sofistike entelektüel okumalardansa böylesi naif kaptırmaları hiç düşünmeden tercih ederim.
Reklam
Bu dönem Dreamers adlı, 68 Paris’iyle ilgili son Bertolucci filmiyle tam bir çember çizmiş oldu: iki Fransız öğrenci kardeş (biri erkek, biri kız), genç bir Amerikalı misafir öğrenciyle olayların ortasında arkadaş olurlar, ama filmin sonunda, uzaklaşırlar, çünkü Fransız çift politik şiddete dalmış, Amerikalıysa sevgi ve duygusal özgürleşme mesajına sadık kalmıştır.
Güzel birliste okumadıklarımı okuyacağım 1. Schopenhauer : Say yayınları dizisi , İsteme ve Tasarım olarak dünya , aşkın metafiziği , 2. Rudiger Safranski : Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi) 3. Nietzsche : Böyle buyurdu zerdüşt, Putların Alacakaranlığında, İyinin ve kötünün ötesinde 4. Soren Kierkegaard : Korku ve Titreme
Francis Fukuyama "İslamo-Faşizm"den söz ettiğinde onunla hem fikir olunmalıdır; fakat bir koşulla, faşizm teriminin kesin bir biçimde, "Kapitalizm olmadan kapitalizme" bireyselliğin aşırılığı, sosyal ayrıştırma, değerlerin ilişkilendirilmesi vs. olmaksızın ona sahip olmaya imkansız yeltenişin adı olarak kullanılması koşuluyla.
Yaşadığımız politik doğruculuk çağıyla heteroseksüel baştan çıkarma süreci arasında bir bakıma paralellik var: Politik doğrucu davranış ve baştan çıkarma davranışı herhangi bir noktada örtüşmemelerine rağmen, yani her baştan çıkarma bir çeşit “yanlış” müdahale veya taciz olmasına rağmen; bir noktada kişi kendini ileri sürmek ve karşısındakine “asılmak” zorundadır. Peki bu, her baştan çıkarmanın katıksız taciz olduğu anlamına mı gelir? Hayır, işin püf noktası da buradadır: Birine kur yaptığınızda kendinizi Öteki’ne (potansiyel partnere) sunarsınız ve onun vereceği tepki davranışınızın taciz mi yoksa başarlı bir baştan çıkarma mı sayılacağını geriye dönük şekilde (olarak) belirler (tayin eder), –ve nasıl bir tepki geleceğini işin başından kestirmek imkânsızdır. Kendine güvenen kadınların “zayıf” erkekleri çoğunlukla hor görmelerinin nedeni de budur –zayıf erkekler kendilerini sunmaktan, bunun için gereken riski göze almaktan korkarlar. Bu, politik doğruculuk çağında belki de her zamankinden daha da geçerli bir durum: Politik doğrucu davranışı belirleyen kısıtlayıcı kuralların baştan çıkarma sürecinde şu veya bu şekilde çiğnenmesi kaçınılmaz değil midir? Baştan çıkaranın ustalığı, bu kural ihlalini gereğince yerine getirmesinde ve böylelikle teklifi kabul edildiğinde davranışının tacizkâr yönünün geriye dönük şekilde silinmesini sağlamasında yatmaz mı? Kırılgan Mutlak
Sayfa 111
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.