X=Y
Bilinmezlikle bezeli, bilmişlikle göreceli, bilinenle bilinmeyen arasındaki denklemleriz sadece. Kimi üç işlem gerektiren kimi hiç işlem gerektirmeyen derken peki ya sayfalar dolusu çözümler gerektiren?
Duyulmamış, keşfedilmemiş şeylerin peşine düştüm düşeli sorgular oldum; gerçeğin kurmacasında mıyız yoksa kurmacanın gerçeğinde mi?
Okur Takip Önerileri
“The wind fills our mouths with strange words
For our wonder that grows not old.”
—Ezra Pound
Okuduğumuz kitaplar, altını çizdiğimiz cümleler, kendimizi bulduğumuz cümleler mi yoksa kendimizi bulmak istediğimiz cümleler mi? O cümleler, kelimeler bizden birer parça mı yoksa olmamız gereken ya da olmak istediğimiz bir parça mı? Kelime oyunu ya da aynı şeyleri yazmak değil benimkisi. Arada sorgulanması gereken ince bir çizgi var, kiminin farkında kiminin de umrunda olmadığı o ince çizdiği.
Peki insan?
“Hava ezgilerle doludur. Kaya parçası heykellerle doludur. Yerküre hayallerle doludur. Dünya öyküler le doludur.” 
Zihinde Bir Dalga 
Ursula K. Le Guin
“The words are as leaves, old brown leaves in the spring time
Blowing they know not whither, seeking a song.”
—Ezra Pound—
Duygu nedir?
Sahiden nedir duygu? Peki uzunca bir metnin içinden gözüme çarpan bu iki kelimelik soru, olası bir tesadüf müdür yoksa algıda seçicilik midir? Yoksa soyut kavramın cümle içinde kullanımıyla somutlaştırılmış bir his mi ya da hissettirilmiş somut mu?
Söyleyecek kucak kucak cümlesi birikmiş biri neden tek kelime dahi edemez? Muhatabında mıdır cevabı, yoksa cümlelerinde mi?
Geçmişin keşkesi,
bugünün nedeni,
yarının belkisi
değil midir aslında insanın ta kendisi?
The Things
Sometimes I feel deeply alone with getting around sorrowful madness, and wrath of fate. Only me, them and the things which they added to me.