"Hangimiz Mustafa Kemal'den daha zeki ,daha akıllı,daha ileri görüşlüyüz? O Mustafa Kemal ki bu milleti kadınıyla,erkeğiyle arkasına alarak yedi düvele karşı çıktı.Savaştı,kazandı ,başardı!"
"Ah Mustafa Kemal ah! Kaldırıp başını görmeliydi! Çok erken gitmişti çok. Vatanı dış düşmanlardan temizlemiş ama iceridekileri ıslah etmeye ömrü yetmemişti."
“İyfaa, ne geçti üstümüzden ööle be adaj!”
“Annamadım be aganın, pancar motoru gibi ses oldu, üstümüz kararıverdi bi’ anda, sonra da yok oldu.”
“İlerdeki gündendi tarlelerine doğru gitti gelba, bakalım mı gidip?”
“Yapüsün kendini üj bej yaşında kızan gibi bea, ama madem merak edüüsün, ade gidip bakalım.”
Rotamı hareket komutanlarından
TRAKYA OLAYLARI
Lebibe Hanım, uyanık yattığı yatağın içinde sımıntıyla başını pencereye doğruyu çevirdi. Kalın kadife pencereden ışık sızmayacağını bildiği halde gözleri umutla bir ışık aradı.
Selimiye camii’nin önünden geçerek önce Tophane bayırı’na sonra da geniş bir düzlüğe çıkan yolda, kuyumcu İshak’ın paytonu ağır ağır ilerliyordu. İki kuvvetli doru atın çektiği payton, sahibinin altın ticareti yapan bir kuyumcu olduğunu belirtmek istercesine pırıl pırıl parlıyordu!
On beş günde bir çıkardıkları gazetenin altıncı sayısını tutuyordu elinde habibe! Abdullah aziz imzalı yazsına bakarken hem içi sevinç ve gururla doldu, hem de yeni bir hayal geçti gözlerinin önünden.
Avrupa'dan gelen haberler savaşın tüm hızıyla devam ettiğini, Almanlar'ın Batı Trakya'dan Doğu Trakya'ya girmesinin hatta İstanbul kapılarına dayanmasının an meselesi olduğunu bildiriyordu!
Habibe gözlerini ovuşturarak doğrulup etrafına bakılırken şaşkınlıkla sordu;
“ Hala biz neredeyiz ?”
“ Evimizdeyiz be kızanım. “
“ Hangi evimiz burası neresi? “
“ Artık bizim bir memleketimiz, bir evimiz var. Sofulu’ yu da, oradaki konağı da unutun! “
Son böğürtlen tanesini de yutan seyis Ahmet, kendisini bekleyen kollara tutunup yavaşça oturdu. Bu kadarcık hareket bile, son damlalarını kullandığı gücünün bitmesine yetmiş, nefes nefese kalmıştı.