Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"beğeni, Kant'ın da dediği gibi edinilmiş bir "farklılaştırma" ve "değer biçme" yetisidir; başka deyişle, ayrı bir bilgi olmayan (ya da zorunlu olarak olmayan) bir ayrımlama işlemiyle farklılıklar oluşturmak, belirlemektir... Beğeni, sosyal evrende belli bir yer dolduran bir bireyin başına gelen -öyle ise yararına olan- "benzerleri (ya da "benzemez"leri) duyumsamasını ya da sezmesini olanaklı kılan kılgısal bir ayırma ustalığıdır" (Bourdieu, 1979a: 543).
Yaşam tarzları insanları birbirinden farklı kılan davranış kalıplarıdır (Chaney, 1999: 14). Gerçekleşen şey ne olursa olsun tarzın, maddî (kantitatif/nicel) yönü ile bu maddî unsur veya unsurların bireylere göre değişen gerçekleştiriliş biçimi olarak maddî olmayan (kalitatif/nitel) yönü vardır. İşte bu değişik tarzları yaratan öz, bireyler arasındaki düşünce, tutum ve davranış farklılıklarına göre değişen maddî olmayan unsurların maddî unsurları biçimlendirmesidir (Eke, 1980: 95). Bu alt-kültürler genel kültüre ve birbirine bağlanmış olmakla birlikte (Williams, 1993), onların göreli olarak birbirinden farklı ve bazı bakımlardan birbirine karşıt yönleri de bulunmaktadır. Sosyal tabakalar arasındaki uzlaşmazlıkların temelinde işte bu ayrılıklar ve karşıtlıklar bulunmaktadır.
Reklam
Ailenin bulunduğu tabaka ve ona bağlı olarak sosyal, ekonomik ve kültürel durumu, oturduğu yerleşim bölgesi, ana-babanın eğitim düzeyi ve gördükleri iş gibi etkenler yetişkinlerin ve özellikle çocukların eğitim ve öğrenim olanaklarından yararlanabilme şanslarını etkilediği gibi, girilen öğrenim kurumlarındaki başarıyı da etkilemektedir. Yapılan araştırmalar, çocukların okullardaki başarıları üzerinde ailesinin sosyo-ekonomik durumu kadar, anne ve babalarının eğitim düzeylerinin, değerleri ve inançlarının, istekleri ve emellerinin de etkileri bulunduğunu açıkça ortaya koymuşlardır.
Sosyal kapanma, sosyal bir sınıfın kendini başkalarına kapatmasına işaret eder. Sosyal bir sınıf, sosyal kapanmayı, örneğin daha aşağı konumdaki toplumsal sınıflara mensup insanların kendi içerisine katılmasını zorlaştırarak, diğer toplumsal sınıflara karşı çıkarlarını güvence altına alacak biçimde uygular.
19. yüzyılın sonunda, diğer iki sınıfla aynı kriterlere göre tanımlanmayan üçüncü bir katılımcıdan söz eden ilk kişi Georg Simmel olmuştur. Simmel, orta sınıfın, kendine özgü özellikleri ve dinamiğiyle tamamen farklı bir sınıf olduğunu ileri sürmüştür. Üç katılımcılı bir oyun, Marksist düşüncedeki ikili çatışma olmaktan çıkmış üçlü bir oyundur. Orta sınıf, en son ortaya çıktığı için, diğer ikisiyle eğlenen, onları yönlendiren ve onlara değişkenlik mantığını dayatan üçüncü şahıs konumundadır: "Orta sınıf beraberinde tamamen yeni bir sosyolojik unsur getirir. Diğer ikisine katılan, diğer ikisinin birbirinden farklı olması gibi, diğerlerinden farklılık gösteren üçüncü bir sınıf olmakla kalmaz. Orta sınıfın özelliği, diğer iki sınıfla sürekli alışveriş içinde olmasıdır, sürüp giden bu dalgalanmalar sınıflar arasındaki sınırları yok eder ve bu sınırların yerine sürekli değişimi koyar" (1981). Başka bir deyişle, sınıf toplumundan sosyal katmanlaşmaya geçilir (Mendras, 2008: 228).
Makro ve mikro düzeyler arası bağlantıların en iyi şekilde, sistematik olarak akılsal seçim bakış açısı ile açıklanabileceğini ileri süren Amerikalı sosyolog (Walace ve Wolf, 2004: 410) James Coleman (1926-1995) ise tabakalaşma konusundaki belirsizliklerin sosyolojinin öteki bütün alanlarından daha fazla olduğunu belirtir. "Sosyal Tabakaların İncelenmesi İçin Bir Paradigma" (1966) adıyla yayınladığı makalesinde, altı sosyal tabakalaşma "perspektifi"nden söz etmektedir: (1) Saygınlık; (2) Kültür; (3) İlişki; (4) Nüfuz (iktidar/otorite); (5) Demografi; (6) Sosyal-psikoloji.
Reklam
Sosyal tabakalaşma araştırmalarında genellikle, Weber'in ayırt ettiği üç tabakalaşma boyutu temel nesnel ölçüt çerçevesi olarak kullanılmaktadır. Bunlar saygınlık, iktidar ve ekonomik durum boyutlarıdır.
Sosyal tabakalaşmanın tanımı, içeriği, boyutları, ölçekleri, süreçleri gibi birçok açıdan girişilen kavramsallaştırmaların sonucunda ortaya çıkan kuramsal yapı ne ölçüde sosyal gerçeklikle uyuşmaktadır?
Bourdieu'ye göre üç toplumsal sınıf söz konusudur: 1. Tahakküm eden ya da üst sınıf. Bu sınıf her türlü sermayeye yeterince sahiptir ve kendisini diğer sınıflardan bilinçli olarak ayırır. Bourdieu onların sınıf bilincine sahip olduğunu söyler. 2. Küçük burjuvazi. Bunlar üst sınıfı taklit ederler. 3. Halk sınıfı. Bunların ekonomik, kültürel ve sosyal sermayeleri zayıftır. Sınıf bilinçleri aşınma eğilimindedir.
Bourdieu toplumsal sınıfların sosyal evrende konumunu belirle mek amacıyla habitus kavramı dışında bir de "sermaye" kavramını sosyolojik analize dahil eder. Ona göre dört tipte sermayeyi birbirinden ayırt etmek mümkündür: 1. Kendisiyle zenginliğe ulaşılan ekonomik sermaye (gelir ve miras); 2. çeşitli biçimleri (okuldan olan ya da okul-dışı olan) içeren ve habitus'ta kendisini belli eden kültürel sermaye; 3. kişinin harekete geçmesi için gerekli ve sürekli ilişkileri sağlayan bir gruba aidiyete bağlı imkânların bütünü olan sosyal sermaye. Seçkin kulüplerde, rallilerde, derneklerde, resepsiyonlarda vb. kendini gösterir; 4. fiziksel görünüm, şeref, nam yapma, madalyalar... vb. çeşitli biçimlerde ortaya çıkan simgesel sermaye.
101 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.