Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sosyalizm kadının kurtuluşu için ön koşuldur ama garanti değildir.
Ev kadınlığına karşı çıkarken kadınların yaptığı işe karşı çıkmıyoruz; işin organize ediliş biçimine, yani kadınların gelişme olanaklarını engellemesine karşı çıkıyoruz.
Reklam
Ev kadınlarının çalışmadığı söylenir. Fakat bu "çalışmama" aslında çok fazla zaman gerektirmektedir. Ev kadınlarının yaptıkları işin ne kadar zaman aldığı konusunda yapılan bütün araştırmalar, haftalık çalışma sürelerinin 50 saatin altına düşmediğini, ve bunun çok çocuklu kadınlarda haftada yüz saate çıktığını göstermektedir. Ann Oakley'in İngiliz ev kadınlarının haftalık çalışma üzerinde yaptığı bir araştırma, bir ya da daha fazla çocuklu kadınların haftada ortalama 77 saat çalıştığını gösteriyor.
"Kadınlar, tıpkı işçilerin sömürücülerin zorbalığı altında olmaları gibi, erkeklerin örgütlü zorbalığı altındalar. Her iki baskı gören kesimde, kurtuluşları için mücadelerini kendilerinin vermelerinin gerektiğini öğrenmeliler. Kadınlar, bilinçli erkekler, işçiler, düşünürler, sanatçılar ve şairler arasında müttefikler bulacaklardır. Fakat bir tarafın erkeklerden, diğerininse burjuvaziden bekleyecekleri hiçbir şeyleri yoktur."(Eleanor Marx ve Edward Aveling, 1887)
Feminizm akımının temeli "Kadınlar politika hayatına tam ve doğrudan doğruya yoksun bırakıldıkları müddetçe demokratik bir hükümet şekli gerçekleştirilemez." düşüncesiydi.
Aslına bakılırsa, erkek tahakkümüne öfkeyle karşılık veren ilk feminist aktivistler arasında erkek karşıtı duygular gerçekten de yaygındı. Adaletsizlik karşısındaki bu öfke, kadm kurtuluş hareketinin yaratılmasında itici güç oldu. Büyük kısmı beyaz olan erken, dönem feminist aktivistlerin erkek tahakkümünün doğası konusunda bilinçlenmesi, sımfçılık ve ırkçılık karşıtı çevrelerde erkeklerle birlikte çalışırken gerçekleşti. Bu erkekler bir yandan dünyaya özgürlüğün önemini arılatırken, diğer yandan da kendi saflarındaki kadınları eziyorlardı. Sosyalizm adına birçok beyaz kadın, yurttaşlık hakları ve siyahların özgürleşmesi adına birçok siyah kadın, ya da yerli haklan adına birçok Yerli Amerikalı kadın mücadelede yer almış olsa da, erkeklerin liderliği kaptırmak istemediği ve kadınlardan kendilerini takip etmelerini talep ettiği açıktı. Radikal özgürlük mücadelelerinde yer almak, ilerici kadınlarda direniş ve isyan ruhunu uyandırarak onları günümüz kadın kurtuluş hareketine yöneltti.
Sayfa 13 - bgst yayınları
Reklam
Bazı kadınlar için bir hafta sonu çocukları kocasına bırakıp, yalnız gezmeye gitmek büyük cesaret gerektiren bir işken, başkaları, dolu bir salonda kapitalist toplumda kadının durumu üstüne bir konuşma yapmanın büyük cesaret gerektirdiğini düşünebilirler. Hangisinin daha “doğru çizgi” olduğunu tartışmaya da ihtiyacımız yok. Aynı anda çeşitli cephelerde, değişik biçimlerle mücadele edebilmeliyiz. Başarımızı belirleyen, her adımda anlaşık olmamız değil, farklı pratik deneylerimizde ortak amacımızı gözden kaçırmamız olacaktır.
Bütün kadınlar cinselliklerinin her türünden dolayı yargılanırlar. Kendilerinden beklenen iki farklı rol karşısında şaşkındırlar. Bir yandan cinsel cazibelerinin olması ve her zaman emre amade olmaları beklenirken, diğer yandan cinsel yönden aktif olan kadınlar tehlikeli olarak nitelenirler.
En büyük düşmanım, bana, ancak insanların beni beğendikleri ölçüde varolduğumu aşılayan kendi portremdi.
Bir kadının nasıl olması gerektiği modeli içimizde oldukça derinlerde yatıyor. Doğar doğmaz, mavi yerine pembe giysilere büründüğümüz andan itibaren gelecekteki kadın rolümüze hazırlanırız. Bu da bilinçli bir süreç değildir. Oğlanlar daha sonra aile reisi olmaları gerektiğinden, işlerinde ilerlemeleri ve rekabet edebilmeleri gerektiğinden aktif ve saldırgan kişilikler olarak yetiştirilirler. Aynı zamanda erkeklik rolünü engelleyici özellikler bastırılır. Her yenilgide ağlayan ya da duygularını işyerinde geçerli kurallardan daha önemli tutan bir erkeğin işyerinde yükselme şansı ne kadardır? Kızların geleceği ise evlenecekleri adama bağlıdır.
Reklam
Ve ailede kızlar kendini kurban etme ideolojisine göre yetiştiriliyorlar: Başkalarına hizmet için varolmayı ve onurlarını korumayı boyun eğmede görmeyi öğreniyorlar.
Bizi evkadını ya da geçimi sağlama rolünü üstlenmeye hazırlayan ilk eğitim ailede verilir. Kendimizi insanlığın ihtiyaçlarına değil, aile bireylerinin ihtiyaçlarına göre tanımlamayı öğreniriz.
Birçok kadının evliliğe aday oluşunun bekar olanlar için belli sonuçları vardır; ücretleri düşük tutulur (nasılsa ev geçindirmek zorunda değillerdir) ve yükselmeleri önlenir (nasılsa evlenecek değil midirler?)
Biz, kadınların durumunu erkeklerinkinden hareketle değerlendirmiyoruz. Kapitalist sistemde erkeklerin çoğu da baskı altında; bu inkar edilemez. Ancak kimin daha çok ezildiğini tartışmanın bir anlamı yoktur. Sorun, kadınların erkeklerden daha farklı bir biçimde sömürülüyor oluşları ve erkeklerin de bundan yarar sağlaması, ya da en azından buna karşı çıkmıyor oluşlarıdır. Ezilmenin bir türü diğerinden daha iyidir diyemeyiz.
Evkadınlığına karşı çıkarken kadınların yaptığı işe karşı çıkmıyoruz; işin organize ediliş biçimine, yani kadınların gelişme olanaklarını engellemesine karşı çıkıyoruz.
144 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.