gökçe

Kalbimi tanıyorum
Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız. Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Reklam
İçimdeki ölüleri gömeceğim mezarlık
şimdi açım. Açlığa ve yürümeye dayanıyorum. Günahtır belki söylemesi, ama açlıktan tat almaya veya ona aldırmamaya başladım. Bu arada artık yürümek lazım. İstanbul büyüktür. İnsanın yatağı ile iş yeri ya da okulu arasında bir iki otobüs ve bazen vapur da vardır. Suadiyede oturuyorum. Burası benim için bir gün, içimdeki bütün ölüleri gömüp gideceğim bir mezarlık.
İstanbul 1963.
karşılaştık. Caddeden evlere doğru gittik. Ağaçlı bir yamacın kenarını dönen asfaltın kıyısındaki sıralardan birine oturduk. Gemiler neredeyse kuş bakışı görünüyorlar. Sudaki müthiş düzlük, çepeçevre evlerle dolu kıyıları, karşı Çamlıca sırtlarındaki ağaçları ve kendilerini havaya bırakmış martıları büyülemişti sanki. Tahta sırada susarak oturduk. Birbirimizle içimizden konuştuk. Ben onunla içimden konuşuyordum. Birbirimize bakmadan denize baktık. İstanbuldu. "Sensin" dedim. Değişiklik olsun, kendimizden çıkalım, başka bir kişiliği deniyerek o feci konuşamamayı dağıtmak için. Birşey söyleyemedi. Ben de nasıl devam edeceğimi bilemedim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan, gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz? Herkes gereğinden fazla büyüyor da onun için mi?
'...şimdi sen anlat bakalım, neler olsun istersin masalımızda, kuşlar prensler sevimli haller?' 'ben isterim ki annem Esmanın ölümünü daha duymamış olayım, böyle üşümiyeyim, ben isterim ki çocuk kalbimi anlayan annem olmayınca ben de olmayayım. Annesizliği anlatan bir masal anlatın kendimi daha iyi anlamak ve tanımak istiyorum.'
Reklam
2.667 öğeden 2.641 ile 2.655 arasındakiler gösteriliyor.