Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

StoneDraconis

StoneDraconis
@stonedraconis
You're only poor if you give up. The most important thing is that you did something. Most people only talk and dream of getting rich. You've done something.
Reklam
Zihnimizde tasarladığımız şekle uymadığı anda çocuğu bizi üzmekle suçlarız. Dört yandan herkesin çocuğa "Öyle yapma ama, bak, anneni/ babanı/öğretmenini üzüyorsun," dediğini duyarım. Halbuki kendisi üzgün olmayan hiçbir çocuk anne-babasını, öğretmenini, bizim bakışımızla söylersek "bir büyüğünü" üzmez. "Anneni üzüyorsun," dediğimiz her durum için, çocuğun neden üzgün olduğuna bakmalı. Çocuğun hislerini hiçe saymayı o kadar kanıksamış haldeyiz ki. Çocuk da hisleriyle bağ kuramadan, gerçek hislerinin ne olduğunu bile bilemeden, onları bastırmayı ve yok saymayı öğrenerek büyüyor.
It is easy to get bogged down trying to find the optimal plan for change: the fastest way to lose weight, the best program to build muscle, the perfect idea for a side hustle. We are so focused on figuring out the best approach that we never get around to taking action. As Voltaire once wrote, “The best is the enemy of the good.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
James Harvey Robinson’s enlightening book The Mind in the Making. We sometimes find ourselves changing our minds without any resistance or heavy emotion, but if we are told we are wrong, we resent the imputation and harden our hearts. We are incredibly heedless in the formation of our beliefs, but find ourselves filled with an illicit passion for them when anyone proposes to rob us of their companionship. It is obviously not the ideas themselves that are dear to us, but our self-esteem which is threatened. . . . The little word “my” is the most important one in human affairs, and properly to reckon with it is the beginning of wisdom. It has the same force whether it is “my” dinner, “my” dog, and “my” house, or “my” father, “my” country, and “my” God. We not only resent the imputation that our watch is wrong, or our car shabby, but that our conception of the canals of Mars, of the pronunciation of “Epictetus,” of the medicinal value of salicin, or of the date of Sargon I is subject to revision. We like to continue to believe what we have been accustomed to accept as true, and the resentment aroused when doubt is cast upon any of our assumptions leads us to seek every manner of excuse for clinging to it. The result is that most of our so-called reasoning consists in finding arguments for going on believing as we already do.
If there is any one secret of success, it lies in the ability to get the other person’s point of view and see things from that person’s angle as well as from your own
Reklam
insanları Sizin Gibi Düşünmelerini Sağlamanın Oniki Yolu 1-    Tartışmamak en büyük tartışmayı kazanmaktır. 2-    Başkalarının düşüncelerine saygı gösteriniz. Ve kimseye yanıldığını söylemeyiniz. 3-    Yanlışınızı gecikmeden kabul ediniz. 4-    Konuşmalarınıza dostça başlayınız. 5-    Karşınızdakinin size evet diye karşılık vermesini sağlayınız, 6-    Karşınızdakinin çok konuşmasını sağlayınız. 7-    Düşüncenizin başkası tarafından benimsenmemesini kabul ediniz. 8-    Meseleye başkasının gözüyle bakmaya çalışınız. 9-    Karşınızdakinin düşüncelerine sempati gösteriniz. 10-    Asil duygulara hitap ediniz. 11-    Düşüncelerinizi örneklerle ortaya koyunuz. 12-    İnsanları özelliklerini ortaya çıkarabilecekleri şekilde teşvik ediniz.
Bize bütün tartışmaların önüne geçecek, kötü düşünceleri yok edecek, en iyi düşünceleri ortaya koyacak, başkalarının sizi dikkatle dinlemesini sağlayacak bir cümle söyleyeyim mi? Evet diyorsunuz değil mi? O zaman konuşmaya hep şöyle başlayın: -    Sizi bu düşüncelerinizden dolayı suçlamıyorum. Sizin yerinizde olsaydım ben de sizin gibi düşünürdüm.
Dünyada herkes mutlu olmak ister ve mutluluk arar. Bunun bir tek yolu vardır. O da düşüncelerimizi kontrol etmektir. Mutluluk dış etkenlere bağlı değildir, iç dünyamızla alakalıdır
Yürümeye başla. Sil gözyaşını ve yürümeye başla. Daha çok ağlarız ama çok da güleriz. Daha yolda neler bekliyor bir bilsen. 70 yıl, 7 dakika olduğunda bunların hiçbirinin anlamı kalmayacak.
You should allow it to occur to you,' the BFG said. 'Imagine it please. This human bean who says he is fifty has been fast asleep for twenty years and is not even knowing where he is! Not even doing anything! Not even thinking!'  'It's a funny thought,' Sophie said.  'Exunckly,' the BFG said. 'So what I is trying to explain to you is that a human bean who says he is fifty is not fifty, he is only thirty.' 
Reklam
"Ben de öyle. Sık gelir misiniz buraya?" "Evet. Her gün gelirim. Aynı banka oturur, dinlerim." "Neyi?" "Bazen kafamı. Bazen denizi, martıları. Bazen de Neşet Ertaş'ı. Siz?" "Ben pek müzik dinlemem." "Yok, yani sık gelir misiniz sahile?" "Fırsat buldukça. Gelir oturur denizi seyrederim, bi' şeyler okurum." "Aaa ne güzel. Ne okursunuz?" "Kitap." "Hayır yani tür olarak?" "Kalın. 1.Hamur, kuşe, holmen, fark etmez türü benim için."
Bilinçsizce kendi kopyalarını yeniden üretip duruyorsun. Önce düşün: Şayet bir çocuk doğurursan dünyaya bir armağan sunuyor olacak halde misin? Dünya için bir kutsama mısın yoksa bir lanet misin? Ve sonra düşün: Bir çocuğa annelik ya da babalık yapmaya hazır mısın? Koşulsuz olarak sevgi vermeye hazır mısın? Çünkü çocuklar senin aracılığınla gelir ama sana ait değildir. Onlara sevgini verebilirsin ama onlara fikirlerini dayatmamalısın. Onlara nevrozlu yönlerini vermemelisin. Onların kendi tarzlarında çiçek açmasına izin verecek misin? Onların kendileri olmasına izin verecek misin? Eğer hazırsan o zaman tamam. Aksi taktirde bekle; hazırlan.
Başarılı insanlar bunu tek başlarına elde etmiyor. Nereden geldikleri önemli. Onlar özel yerlerin ve ortamların ürünü.
Outliers’ta sizi başarıya ilişkin bu tür kişisel açıklamaların işe yaramadığına ikna etmek istiyorum. İnsanlar yoktan var olmaz. Soy sopa ve himayeye bir şeyler borçluyuzdur. Kralların karşısına dikilen insanlar bunu tek başlarına yapmış gibi görünebilir. Ancak gerçekte her zaman gizli avantajlardan, olağanüstü fırsatlardan ve öğrenmelerine, çok çalışmalarına ve dünyaya diğerlerinin veremediği biçimlerde anlam vermelerine olanak tanıyan kültürel miraslardan yararlanırlar. Nerede ve ne zaman büyüdüğümüz fark yaratır. Ait olduğumuz kültür ve atalarımızdan kalan miras başarı modellerimizi hayal bile edemeyeceğimiz yollarla biçimlendirir. Bir başka deyişle, başarılı insanların neye benzediğini sormak yeterli değildir. Sadece onların nereden geldiklerini sorarak, kimin başarılı olup kimin olmadığına ilişkin mantığı ortaya çıkarabiliriz.
190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.