Bizim buralar, bu yığma semtler, "tepkisizler"le dolu.
Bütün gün oturuyorlar; ya bahçe duvarlarında, ya özel arabaların içinde. Kapılar açık, müzik dinliyorlar. Bacaklarını sallıyorlar ağır ağır. Koşmak, kızmak, konuşurken el-kol sallamak gibi doğal tepkilerden yoksunlar. Durumlarından hoşnutlar mı, bir şeye mi öfkeleniyorlar, ilgi çekmek mi istiyorlar, anlaşılmıyor. Zaten en sık kullandıkları sözcük: "Fark etmez".
"Boşver", "Boşvermişim Dünyaya", "Varsın Yansın Dünya", "Sev Kardeşim" gibi şarkılar bu gençler için yazılıyor, şampuan ve krem reklamları onlara sesleniyor. Oturuyorlar, kat kat giyinip kumaş ve yün tüketiyorlar.' Amerikan sigarası, o yoksa, sizin içtiğiniz herhangi bir sigara. Arasıra güldükleri oluyor, yalnız kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları şakalara. Kolaylık adına herhalde.
Kızlar uzun saçlı, ince, çatısız. "Dilerseniz", "Çok çok mersi", "katkıda bulunmak" gibi TV sözcükleriyle konuşuyorlar. Erkeklerse, kadınsı: yaylanan kaşlar, yumuşak ses, daracık omuzlar.
Uluslararası burjuvazinin yeni değerleri bunlar: Su renkleri, ılıklık, esneklik, yumuşaklık, bol bol kumaş. Koca Gatsby modası. Amerika'nın yine belverdiği 30'ların modası: İçe kapanma, edilginlik. (Oysa Fitzgerald, her kitabına dirim koymayı başarmış, serüvenci, savaşkan, çılgın bir yazardı.) Tepkisizler; düşünenleri, okuyanları, savaşanları küçümsüyorlar. Özgürlük peşinde onlar. Özgür olsalar ne değişecek acaba böyle ot gibiyken?
Tomris Uyar - Bir Uyumsuzun Notları