Mevlânâ'nın Sühreverdi'yi açıklayan bir şiirinde de geçtiği üzere “Nur ve nurun nuru; nurun nurunun nuru”...Bakınız göz bile nur (ışık) ile görür. Eğer nur olmasa göremeyiz. Göz duyusal olan nuru görür. Eğer o duyusal olan nur olmasa göremeyiz. Ancak gören göz de yine gönülle bağlantılıdır. Yani gördüğü şeyi gönülde anlam kazanıyor, gördüğünüz şey gönülde iz bırakıyor. Gözün nuru, gönlün nurunun nurudur. Nur işte böyle katman katman!Hak Tebarek ve Teâlâ'ya kadar ulaşıyor. Ayete geri dönecek olursak “Allah göklerin ve yerin nurudur”
‘Vahime (vehim) kuvveti: Kötülüklerin irtikâbına ve türlü fenalıklara sevkeden şeytani bir kuvvettir. Akıl ise iffet, kerem, şecaat, adalet ve mürüvvet gibi bütün faziletleri emreder.’
Sühreverdi/Nur Heykelleri
‘Mesela: Bir cenaze ile gece yalnız kalan bir adamı akıl temin eder, fakat vehim korkutur.’
Sühreverdi/ Nur Heykelleri
Sühreverdî; Kierkegaard ve Nietzsche gibi erken dönem varoluşçulardan çok daha önce mit, rüya ve hayallerin, dünyaya dair bilgi edinmede en az bilimsel görüşler kadar değerli olduklarına dikkat çekmiştir.