Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Aldatılmada insandan umudu kesmenin eşsiz huzuru vardı. İnsandan kesilen umut tanrıya yaklaştırıyordu."
Sabahleyin gece koyun olup kesilmiş de sabahına tekrar kuzu olarak doğmuşum gibi uyandım. Beni kesene de, kesilme sebebime de, son an da gözümün önünde parlayan bıçağa da, yan devrildiğimde baktığım ve yalnız mıyım değil miyim anlayamadığım gökyüzüne de, hiç üzerime eğilip bu hali örtmeye, dallarıyla kasabı kırbaçlamaya çalışmayan, sadece üstümde uzanan ağaçlara da bir hıncım yoktu. Dedim ya bir kuzu olarak uyanmıştım. Ağzıma bir yeşillik koyup hafiften de sarkıtasım geldi. Keşke kat kat yünlerinin arası bitlerle dolu ama bununla dertlenmeyen melül bakışlı bir koyun annem olsaydı da hangimiz daha safız bilemeseydik.
Reklam
İnsanın içinde olduğu hal ona en yabancı haldir. Deli deliğini, genç gençliğini, ihtiyar fıkradığını bilmez. Birisi yeri gelir de söylerse bunları duyar, duyar da yine anlamaz. Ah işte hayat bu halle yaşanıyor, hayat habersizken yaşanıyor, yaşanıyor dediğim şöyle üstten geçiyor da aklın başına gelip kendi hayatına dair haberleri aldığında oturup bir bakılıyor, bu da neymiş diye, yine bir şey denemiyor.
Hayat beni önüne katıp sürüklemesin diye sürüklediklerine bakıp onlardan ayrı bir baş tutmak istedim. Çünkü hayattan iğreniyordum.
Beni hiç anlamayacaktı. Olsun, varsın anlamasın. Anlasa beğenmezdi zaten, kim anladığına bir kıymet vermiş ki, anlamak küçümsemektir biraz da. Buna da talip değilim. Üstelik daha açığı şu ki hem anlamayacak hem küçümseyecek, küçümseyebilmesi anlayabildiği zehabını ona verecek. Dünya bir ahmağı daha kazanıp ekini belli etmemenin tadına varacak, dünya Sadullah Efendi'nin izansızlığıyla, her şeyin aynı kalışıyla şöyle bir gerneşecek ve diyecek ki "Oh dünya varmış." Dünya olmasın, ne kaybederiz ki?
Reklam
“Hayata sığmak kolay değil, elin kolun sığsa tuttukların sığmıyor, ayakların girse hayallerin girmiyor, belin dönse gözün arkada bıraktıklarında kalıyor, hep bir darlık, darlık, sıkışma, sonra da bakılıyor ki insan gire gire daha giriş kapısında durmuş, orayı da tıkamış, ötesi bomboş, yiğitsen ilerle.”
İNCİ ARAL 1 baba evi Orhan kemal 2 nazım hikmet memleketimden insan manzaları 3 mithat cemal Kuntay üç İstanbul 4 anna karenina leo Tolstoy 5 agustos ışığı wıllıam Faulkner 6 dalgalar Virginia woolf 7 altın defter dorıs lessıng 8 marguerıte yourcenar hadrianus un anıları 9 vladımır nabokov sebastıan knıghtın gerçek yaşamı 10 ıtalo
Dua etmeyeniniz var mı? Beddua da mı etmediniz yani?
Toz... Her yer toz içinde. Gözlerimi silip, yaşamın tozunu almam gerek. Biraz pamuk... Biraz alkol... Biraz kemik sesi, biraz kuşku ve kendime ihanet gerek.
Reklam
92 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük bir kısmını anlatıcı'dan, büyük bölümünü ise kahramanımız Kambur'dan okuyoruz romanı. Şule Gürbüz, kendisi beğenmezmiş bu romanını. Sırtımdaki kambur oldu, dermiş. Bence güzeldi ama elbette arkasından Coşkuyla Ölmek gibi bir roman yazılınca bu beğenilmiyor. Hayatı kendine eziyet olmuş bir kamburu dinlemeye kimin yüreği var?
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196,1bin okunma
Benden, bana kayıtsız kalınması ile benden nefret edilmesi arasında bir seçim yapmam istense, tereddütsüz, nefreti seçerim. Kayıtsız kalınacak bir yanım yoktur.Ve ben söylemek isterim ki, her şey ve herkese kayıtsızım. Değilmişim gibi davrandığım durumlar, yaşıyormuşum gibi yapma zorunluluğumdandır. Bana sorulsa bir gün "Kamburunun düzelmesini mi istersin, yoksa tüm insanların kambur olmasını mı?" diye, herkesi kambur görmek olurdu dileğim.Yerden yüksekliğimin bu gülünç santimleri yüzünden, yaşama da ölüme de sizlerden daha yakınım. Daha sonraki yerimi yadırgamamak için, yükselme isteğini bir türlü anlayamam.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.