sıcak bir yel geldi. Dedim ki
"Ah, ya Rab Yehova işte, ben söz söylemek
bilmiyorum, çünkü çocuğum. Ve Rab elini uzattı ve ağzıma
dokundu ve Rab bana dedi: İşte, sözlerimi senin ağzına
koydum, sen ne görüyorsun? diye geldi. Ve dedim:
Ben bir badem dalı görüyorum ve Rab bana dedi:
İyi gördün; çünkü ben sözünün üzerinde duruyorum."
Bunlar olup bitikten sonra kamaramda
yatağıının sıcaklığına çekildim.
Duman mavisi bir kumaş üzerine sulusepken kar yağdı.
Seni düşündüm. Seninle geçireceğimiz ilk kar günlerini.
Böyle günler için kendine duman mavisi bir palto bak."
“Yeraltından Notlar” okuyanı bir kez daha Dostoyevski’ye hayran bırakacak bir kitap.Ki ben de kitabı bitirdikten sonra kitap hakkında ne var ne yoksa okuyup araştırdım.Kitap genel olarak iki bölümden oluşuyor.İlk bölüm “Yeraltı” başlığını taşıyor ve bu bölüm kitabın en etkileyici bölümü.Burada bir roman kahramanı görmüyoruz.Yazarın hayata, insana,
“Bu notlar da bunların yazarı da besbelli hayal ürünüdür. Bununla birlikte, toplumumuzun durumunu, yapısını göz önüne alacak olursak, bu notların yazarı gibi kişilerin aramızda bulunmasının yalnızca mümkün değil, aynı zamanda zorunlu olduğunu kabul ederiz...”
Dostoyevski okuyorsanız, onun kahramanlarından birisiniz ya da okuduğunuz kendi
Hiç unutmuyorum, onu ilk kez Lozan’da gördüm, hani o Catherine’nin doğum yaptığı hastanede. Frederick’in arkasından beni izliyordu sanki. Başta dikkat etmedim fazla. Olayın yoğunluğu içindeydim sahnedeki herkes gibi. Ama o çakır gözleri üzerinde hisseden her genç kız gibi ben de takıldım sonra. Utanıyordum ama bakmadan da duramıyordum. Bir süre
"Sınırsız kibrim ve belki de aşırı titizliğim yüzünden oldukça sık, iğrenmeye varan azgın bir hoşnutsuzlukla bakıyordum kendime, bu nedenle de herkesin bana öyle baktığını sanıyorudum."