...Hafif ve duygudan arınmış bir durumdayım.Zamanın ve mekânın içinden süzülerek geçiyor ve genişliyorum.
Sonra, uçan bir balığın denizin içinden fırlaması gibi, ben de varoluş kabuğunu kırmak üzere olduğumu anladığım anda, beni aşağıya doğru çeken gücün farkına varıyorum.
“Ama ben zekânın tek başına hiçbir anlam taşımadığını öğrendim. Burada, sizin üniversitenizde zekâ, eğitim ve bilgi büyük idoller haline gelmiş. Ama şimdi biliyorum ki, hepinizin atladığı bir şey var: Sevgi ve şefkat eli değmeyen zekâ ve eğitim beş para etmez.”
“Hatırlanan ölüler” ve “gerçek ölüler”.
“Hatırlanan ölüler”in mezarlarına bakılıp çiçeklerle bezenirken “gerçek ölüler” in mezarları unutulmuştu:Çiçeksizdiler, yabani otlarla kaplıydılar, mezar taşları eğrilmiş ve aşınmıştı.Gerçekten ölüler, tanınmayan kadim, yaşayan hiç kimsenin görmemiş olduğu ölülerdi.
"Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?"
“Ben, çağımızda ruhsal sıkıntıların önemli bir kısmının, güzelliği yeterince idrak edememiş olmamızla alakalı olduğunu düşünüyorum. O kadar çok çirkinliğe muhatap oluyoruz ki bir süre sonra içsel kaynaklarımız tükenmeye başlıyor.
İnsan güzellik karşısında vecd duyuyor, güzellik karşısında ilahi bir tabiatı olduğunu keşfedebiliyor. Kendi içindeki ve dışarıdaki güzelliği keşfedebilen insan evladı, kendisinin müteal bir âlemin parçası olduğunu hissedebiliyor. Biz maalesef günümüzde hep kötü haberlerle, çirkinlikle, insanı demoralize eden haberlerle muhatap olduğumuz için hem kendimize hem dışarıdaki dünyaya hem de insan evladına karşı bir itimatsızlık geliştiriyoruz. Bu güvensizlik bir süre sonra insanı yoruyor.
Geçtiğimiz senelerde bir çalışma yapıldı. Bu çalışma, insanın sürekli olumsuz haberlere muhatap olmasının onda ciddi bir şefkat yorgunluğuna, merhamet yorgunluğuna yol açtığını, insanın giderek empati melekesini kaybettiğini ve bu kadar yoğun bir kötülük karşısında kendini çaresiz hissettiğini dile getiriyor.”