Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sümi

sümi
@sumico
ama şebnem elimden tutup bilinmeze götürüyor beni, çok hoşuma gidiyor, beni korkularımdan kurtarıyor, onunla birlikteyken dünyayı alt edebilirmişim gibi geliyor, sanırım bu da aşkın bir parçası.
Reklam
nasıl tatlı gülümsüyordu, tanrım, aşktan içim içime sığmıyor.
ecevit kedilerin güçlü karaktere sahip olduğunu düşünüyordu. "kediler, kişilikleri çok güçlü olan hayvanlardır. onun için ilişkiilerde dikkatli davranmak gerekir. bir davette yunanistan büyükelçisi vardı, sohbet sırasında evindeki kediden bahsediyordu misafirlerden biri, "aaa, sayın büyükelçi, sizin de mi kediniz var?" dedi. o da, "hayır, hanımefendi kedimin bir büyükelçisi var" dedi. bu gerçekten çok iyi bir tanımlamadır, yani evin sahibi olmak ister kedi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
abim "pişmansındır herhalde," dedi. "insan birini sevdiği için pişman olamaz ki," dedi babam. "istese de olamaz. cinayet değil ki bu, öldürdüm çok pişmanım diyesin." aşk dokunulmazlığı olan tek duygu diye düşündüm. aşkın olduğu yerde pişmanlık yuvalanamıyor, arkasında enkaz bıraksa bile.
insan bi kadını severse, ona her şeyi sorar ya, neyse.
Reklam
adım senin ağzından ne kadar güzel çıkıyor, sen söylediğin zaman adımı seviyorum
oysa kendi kendime söz vermiştim: bu sefer başka olacak demiştim. ne talimler yapmıştım: kendini unutma, kendini unutma, düşün, karşındakine kapılma, önce duymamış gibi yap, acelesi yok, bazı şeyler de bırak kaçsın, yeni bir ülkedesin fırsatı kaçırma. hayat talimlere benzemiyor albayım. gerçek mermiler, insanı yaralıyor. ha-ha.
bazı insanların bazı şeylere hiç hakları yoktu: ne var ki, insanlar da en çok, bu hiç hakları olmayan şeyleri yapıyorlardı. kötü, kötü, diye düşündü sevgi. onaltı yaşını dört gün önce bitirmişti.
"gerçek, başkalarının bize uygulamaya çalıştığı tatsız bir ölçüdür." "birimi var mı hikmet amca?" "birimi insandır." salim, kalemin mavi tarafını ağzına soktu, ucunu ıslattı, insanın altını çizdi.
insan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmağa devam edebilir. sen anlamazsın tabii. anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.
Reklam
ağzının, güzel dudaklarının kenarında bir gülümseme yaratmak için, ne uzun yollardan geçiyorsun. kendinden veriyorsun ve durmadan eksiliyorsun. oysa bazı insanlar, oldukları gibi kalarak, elde ederler istediklerini. ben, kanımı damla damla süzerek veriyorum.
ifade edemediğim bir eksiklik hissi var içimde, hikmet oğlum. sanki her şey başka türlü olabilirdi, başka türlü oynanabilirdi.
sevgili bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda, ve birçok söz yarim kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de. insanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde bırakmasaydım. kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine düşmeseydim. bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş alsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi bilge, aklını başına topla. ben iyi değilim bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim. gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. hiç olmazsa arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi geri dönmek istiyorum, ya da dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim. kendime, söyleyecek soz bırakmadım. kuvvetimi büyütmüşüm gözümde. aslına bakılırsa, bu sözleri kullanmayı ya da böyle bir mektup yazmayı bile, ne sen ne aşk ne de hiçbir sey olmadığı günlerde kendime yasaklamıştım. sen, aşk ve her şeyin olduğu günlerde böyle kararlar alınamazdı. yaşamış birinin ölü yargılarıydı bu kararlar. şimdi her satırı, bu satırı da neden yazdım? diyerek öfkeyle bir öncekine ekliyorum.''
her geçen gün yeni suçlar öğreniyor insan. okudukça, düşündükçe, yeni insanlar tanıdıkça sadece günahlarının arttığını hissediyor.
tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor.
41 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.