Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sümi

sümi
@sumico
Sabitlenmiş gönderi
dumrul, defterden rasgele bir sayfa açtı, yüksek sesle okudu: "yağmurlu bir gün soğuk bir yağmur yağıyordu. 'canın sıkılıyor mu?' diye sordu. sıkıntıya alışıktım. bütün günü sobanın başında geçirirdim. 'kitap okumaz mıydın?' ihtiyacım yoktu herhalde. 'neler düşünüyordun' belirli düşüncelerim yoktu. bazı şeyleri de düşünmekten korkuyordum. bugün sağlam inançlarım var. düşünceler de insanları iyileştirebilir." "böyle bir yazıyı nası beğenebilirsin hikmet?" "anlamıyorsun azizim." diye karşılık verdi dumrul'a. neden anlamadığını da açıklayamadı. işte o zaman kendini güçsüz hissetti. sonra sevgi'ye anlattı bunu. "üzülme," dedi sevgi. bazı güzellikler herkesle paylaşılamazdı. "kimse senin gibi hissedemez."
Reklam
doğdukları andan itibaren bütünsellikleri olacak, hem duygusal hem entelektüel olarak gelişecek şekilde yetiştirilen erkekler sevmenin onları zayıf göstereceğinden korkmaz. bu erkeklerin düzeltilmesi gerekmez çünkü sevgiyi tanıdıkları yerden yaralı değillerdir.
önemli değişimler, kayıpla yüzleşmemiz gerektiği anlamına gelir. ne zaman bir şeyden vazgeçsek, vazgeçtiğimiz şey gitmesi gereken bir şey bile olsa arkasında boşluk bırakır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
büyürken gittiğim kilisede en sevdiğim şarkılardan birinde şu soru sorulurdu: "ruhun ne durumda, özgür ve tam mısın?" kendimizi sevdiğimizde, ruhumuzun en derin ihtiyaçlarına kulak veririz, terk edilmekten ve başkaları tarafından tanınmamaktan artık korkmayız. kendimizi net bir biçimde, gerçekten olduğumuz gibi görürüz.
sümi
@sumico·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Cinsel Çeşitlilik
Cinsel ÇeşitlilikVanessa Baird
8.5/10 · 73 okunma
Reklam
annelerimizi kurtarmak istemekle kalmaz, asla onlar gibi açı çekmemek için kendi kaderimizi de değiştirmek isteriz.
ben, seni görür görmez anlamıştım: bütün kaygısız görünüşünün altında, duygulu, içine kapanık bir insan olduğunu. bunu beğendim işte.
çünkü o, artık yalnız bir baş değil, bir kahramandı. kahramanı ise, bir büronun dar duvarları arasında, evvela onu yaratanlar yadırgar. kaldı ki kahramanlar doğar, yükselir. ama bir daha hareket noktasına dönemez.
ama şebnem elimden tutup bilinmeze götürüyor beni, çok hoşuma gidiyor, beni korkularımdan kurtarıyor, onunla birlikteyken dünyayı alt edebilirmişim gibi geliyor, sanırım bu da aşkın bir parçası.
nasıl tatlı gülümsüyordu, tanrım, aşktan içim içime sığmıyor.
Reklam
ecevit kedilerin güçlü karaktere sahip olduğunu düşünüyordu. "kediler, kişilikleri çok güçlü olan hayvanlardır. onun için ilişkiilerde dikkatli davranmak gerekir. bir davette yunanistan büyükelçisi vardı, sohbet sırasında evindeki kediden bahsediyordu misafirlerden biri, "aaa, sayın büyükelçi, sizin de mi kediniz var?" dedi. o da, "hayır, hanımefendi kedimin bir büyükelçisi var" dedi. bu gerçekten çok iyi bir tanımlamadır, yani evin sahibi olmak ister kedi.
abim "pişmansındır herhalde," dedi. "insan birini sevdiği için pişman olamaz ki," dedi babam. "istese de olamaz. cinayet değil ki bu, öldürdüm çok pişmanım diyesin." aşk dokunulmazlığı olan tek duygu diye düşündüm. aşkın olduğu yerde pişmanlık yuvalanamıyor, arkasında enkaz bıraksa bile.
insan bi kadını severse, ona her şeyi sorar ya, neyse.
adım senin ağzından ne kadar güzel çıkıyor, sen söylediğin zaman adımı seviyorum
oysa kendi kendime söz vermiştim: bu sefer başka olacak demiştim. ne talimler yapmıştım: kendini unutma, kendini unutma, düşün, karşındakine kapılma, önce duymamış gibi yap, acelesi yok, bazı şeyler de bırak kaçsın, yeni bir ülkedesin fırsatı kaçırma. hayat talimlere benzemiyor albayım. gerçek mermiler, insanı yaralıyor. ha-ha.
bazı insanların bazı şeylere hiç hakları yoktu: ne var ki, insanlar da en çok, bu hiç hakları olmayan şeyleri yapıyorlardı. kötü, kötü, diye düşündü sevgi. onaltı yaşını dört gün önce bitirmişti.
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.