_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
''150'' LİKLER KİMDİR? 150’likler Listesinin Hazırlanması...16 Nisan 1924 ...Yüzellilikler Türkiye Cumhuriyeti'nden Kurtuluş Savaşı sonrası sürgün edilen ve düşman işbirlikçisi görülen, hepsi üst düzey makamlarda yer alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen isimdir.
''150'' LİKLER KİMDİR?
Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra sıra iç
Mahpusların işe çıkmalarından on dakika sonra biz de, yani ben ve hapishaneye birlikte geldiğim arkadaşım, bir daha dönmemek üzere hapishaneden çıktık, Prangalarımızın sökülmesi için demirhaneye gitmemiz gerekiyordu. Hem bu defa arkamızdan süngülü bir muhafız gelmiyordu. Çavuşla birlikte gittik. Prangalarımızı istihkâm atölyesinde mahpuslarımız çıkardılar. Arkadaşımınkinin çıkarılmasını bekledim, sonra örse yaklaştım. Demirciler yüzümü öte yana çevirip ayağımı arkadan kaldırarak örsün üstüne koydular... Telaşlanıyor, işi ellerinden geldiği kadar iyi, ustalıkla yapmak istiyorlardı. Ustabaşı emirler yağdırıyordu:
— Perçini döndür, önce perçini döndür! Tut şöyle, hah!., Şimdi vur çekici!
Zincirlerim düştü. Eğilip kaldırdım. Elime alıp son bir kez bakmak istiyordum. Daha biraz önce bunların ayaklarımda olduğuna şaşıyordum.
Mahpuslar kesik, kaba, ama nedense memnun seslerle:
— Haydi uğurlar olsun! dediler. Tanrı'ya emanet olun!
Evet Tanrı'ya emanetiz artık! Hürriyet, yeni hayat, yeniden doğuş... Ah ne tatlı bir an bu!