Her zerresinde bir sağlık duy bedeninin,insan oğlu;her hücresinde bir inilti işit!..Bir şehirsin çünkü sen,büyük ve derin...Yok yok!..Bir değil,belki binlerce şehirsin hem!..Ölümsüz ve doğumsuz,uçsuz ve bucaksız deryasın...Sayısız balıklar bulunur her deryada...Neden reddetmedesin ki sendeki erdemleri? Ve ne diye inkarcı başını kaşıyarak geçmede günler?!.Ey insan! Ne diye dönüp durmadasın dünya denen mumun çevresinde şimdi;pervane misin? Öyleyse yak kanatlarını muma,yak ve arın. Çünkü bir nursun sen,nurdansın...Hani Tanrı’nın nurundan ...Ateşten değil... Hani şeytanın ateşinden... Uyan ey insan,her şey ‘ben’ den doğdu hep; benlikten doğdu...Öyleyse hep benden olsun feryadın,bütün şikayetin hep benden... Çünkü ölüm var.Herkese kendi rengindedir ölüm...İyi de görünür parlak bir aynada,kötü de!..
Sabaha karşı mıydı bilmiyorum
yoksa akşamüstü müydü
belkide gece yarısı
bilmiyorum
girdi odama pencereler
perdeli perdesiz
ben basma perdeleri severim
ama tül perdeler de vardı
“Her ne ki arıyorsun;aradığın ancak sensin...İyinin de,kötünün de fidanı senin içinde büyür...Her meyvenin içi kabuğundan yeğdir...Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir...Alemin varlığını ancak kul olarak anlayabilirsin...”
“ Doğruluk mu daha büyük meziyettir,yoksa yiğitlik mi?”diye sorar,cevap ne olursa olsun,” Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı!”derdi.
Alemde sevgiden büyük bir umut da, sevgiden öte bir korku da yoktur.Sevgiliden korkmak,korkunun en yüksek derecesi,sevgiliden umut etmek umudun en yüksek kertesidir.Sevgilisi olmayan biri,yaşadığını sansa da yürüyen bir ölüden ibarettir!..