Din Kardeşliği (Suriye-li !)
Din kardeşleri arasındaki muhabbet, kişinin kardeşine ihlaslı, samimi ve sadık olması ile artar. Kardeşler arasındaki ihlas ile, vefa meydana gelir. İşte bu vefa, yani dostlukta sebat göstermek, ülfetin ve samimiyetin en yüksek mertebesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), aralarındaki ülfet (samimiyet ve muhabbet) artsın ve yardımlaşmaları kuvvetlensin diye ashâbı arasında kardeşlik tesis etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Size saf, temiz kardeşler edinmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar (din kardeşleriniz), refah (bolluk) zamanında ziynet, belâ zamanlarında ise teminattır.” “Kişi, din kardeşi ile kuvvetli olur. Kendisi için istediğini senin için de istemeyen kimsenin dostluğunda hayır yoktur.” Ömer bin Hattâb radıyallâhü anh şöyle buyurdu: “Kardeşler ile beraber olmak (sohbet, muhabbet etmek) hüzünleri giderir.” Hâlid bin Safvân, “Muhakkak insanların en âciz olanı kardeş edinmekte noksan olanıdır. Ondan daha âciz olanı ise kendisine yardımı dokunacak din kardeşlerinin dostluklarını zâyi edenidir.” buyurmuştur. İbn-i Mu‘tez, “Kendisine hakîkî (din) kardeşi bulan kimselerin bu kardeşleri (dünya ve ahiret bütün işlerinde) kendisine yardımcı olurlar.” Âlimlerin bazısı şöyle demişlerdir: “Sıkıntılı günler için en faydalı hazırlık, vefalı din kardeşleri edinmektir.”
Yılın kişisi Greta.... Bir kız çocuğu ekranlara çıkartılıyor, uluslararası toplantılarda ona sahnede yer ayrılıyor, o da akıcı İngilizcesiyle, onu sahneye çıkartanlar da dahil olmak üzere tüm küresel yapılara çıkışıyor, "Bu ne cüret!" diye azarlıyor, iklim aktivisti olduğunu dünyaya ilan ediyor. Peki, ama bu nasıl olabiliyor? Çocuğun
Reklam
Cem Küçük Atamızı yok sayan Diyanet mi, yoksa HDP'li belediyeler mi? Bilumum muhalif gazete ve siteler ağlaşıp duruyorlar. Efendim neymiş, "Diyanet 30 Ağustos'ta Atamızı yok saymış." Sanırsınız ki, sanki dini umursuyorlarmış gibi hava estiriyorlar. Gözüne kestirdikleri hedefleri itibarsızlaştırmak için var güçleriyle saldırıyorlar.
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Mekke-i mükerreme
Peygamber efendimizin doğduğu şehir. Müslümanların kıblesi olan Kâbe-i muazzamanın içinde bulunduğu, İslâm âleminin merkezi olan mukaddes belde. Mekke-i mükerreme şehri; Arabistan yarımadasının batısında, Kızıldeniz’in doğusunda, 21°-30° kuzey enlem, 20°-40° doğu boylam dereceleri arasında yer alır. Denizden yüksekliği üç yüz altmış metredir.
61 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.