Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Suzan Güneş

172 syf.
·
Puan vermedi
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess
7.6/10 · 91,6bin okunma
Reklam
Cennetteki azizler saflıktan ve güzellikten ayrılabilir miydi? Onların anlatılacak bir yanı yoktu. Ama ya çamurdaki azizler; işte asıl ebedi harikalar onlardı. Hayatı yaşamaya asıl değer kılan, onlardı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanoğlu kültür tarihi boyunca birbirinden o kadar farklı oluşlara güzel demekte, güzellik kavramı kişiden kişiye o denli değişmektedir ki güzelin her durumda yeniden tanımlanması gereken bir nitelikte olduğu da savunulabilir. Belki de güzelin yaratılması, meydana gelmesini sağlayan koşulların bir daha bir araya gelmeyecek olan ilişkilerinde saklıdır.
Örneğin bir evde oturma odasının salt biçiminin, ışıklandırma yoğunluğunun, renginin, pencere düzeninin öznel nedenlerle hoşa gitmemesi, ya da evin dış biçiminin yeteri kadar sembolik olmaması önemli eksiklikler olarak öne sürülebilir. Herhangi bir yapı karşısında duyulan yetersizlik duygusu, ölçüye vurulabilecek kadar basit olamıyor. Daha önce belirttiğim gibi, sayısal ya da nesnel olarak tanımlanabilen değerler, gereksinme kavramının bütününü saptayamıyor. Tam işlevsel olma, güzellik isteğini de içermek üzere, insanın çevresinde arayabileceği bütün niteliklerin beraber gerçekleşmesi anlamına gelmelidir. Oysa bu durum uygulamada belki de olası değildir. Bu anlamda işlevsel oluş sadece doğal yaratmalarda olabilir; ancak bir ağaç çevre koşullarıyla bu derinlikte mutlak bir özdeşliğe varabilir. Fakat insanın çevre ve toplumla belirli bir uyum kurmak için yaptığı yapıların bu kesin olmayan işlevselliği insanoğlunun bütün eylemleri ve üretimi için söz konusudur. Organik varlığın tam işlevselliği ile insan ürününün eksik işlevselliği arasındaki fark, insan yapısının özelliği olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle, işlevsellik yaklaşılan, fakat varılamayan bir amaçtır
Reklam
Suzan Güneş tekrar paylaştı.
İlham her gün çalışırsan gelir. Başarı şans değildir
İnsanın gerçekte ihtiyacı olan, gerilimin olmadığı bir durum değil kayda değer bir hedef, özgürce seçilmiş bir görev uğruna uğraş ve mücadeledir. İhtiyaç duyduğu şey, ne pahasına olursa olsun gerilimden kurtulmak değil, onun tarafından karşılanmayı bekleyen potansiyel bir anlamın çağrısıdır.
Spinoza, Etika'da ne der? "Affectus, qui passio est, desinit esse passio simulatque eius claram et distinctam for mamus ideam." Yani bize acı veren duygular, onun berrak ve kesin bir resmini çizdiğimiz anda acı olmaktan çıkar.
Bilirsiniz, serüveni anlamlı kılan sonucudur. Yol, insanı getirdiği yerle değer bulur. İnsan yolun sonunda geldiği yerden memnunsa, yolculuk sırasında yaşadığı tüm sıkıntılara değdiğini hisseder, bunları tatlı bir anıya dönüştürür.
159 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.