Dağlarda savaşan kurt bozkırda son nefesini verdi.
Enver Paşa kuvvetlerini üçe ayırmıştı. Paşa’nın bulunduğu birlik Abıderya köyünde karargâh kurmuştu. Tarihler 4 Ağustos 1922’i gösteriyordu ve o sabah karargâh Kurban Bayramının ilk gününe uyanmıştı. Bayram kutlaması sırasında Çegan Tepesi istikametinden silah sesleri gelecek, Enver Paşa 25 atlısı ile beraber vadiye doğru yola çıkacaktı. Düşman müfrezesi ile karşılaştıklarında Enver Paşa en öndeydi. Bu Şevket Süreyya Aydemir’in ifadesi ile “askeri savaş usullerine sığmıyordu. Ama burada artık askerlik değil, yolun sonu, son hamle ve beklenen sonu arayış konuşuyordu. Bu son ise ölüm ve şehadetti.” Enver Paşa ve arkadaşlarının dağlarda başlayan kavgası, bozkırlarda bitiyordu. Cesedi savaş alanında bırakılmıştı. Sonrasında bir süvari birliği tarafından şehit arkadaşları ile birlikte naaşları karargâha getirilecekti. Çegan Tepesindeki mezarı uzun yıllar sadece ailesi tarafından ziyaret edilmişti. 1996 yılında Süleyman Demirel’in teşebbüsü ile yeniden gündeme geliyordu. Torunu Osman Mayatepek’e kemiklerinin nakledilmesi için öneride bulunmuş, ailenin onay vermesi ile Enver Paşa da Talat Paşa gibi yıllar sonra ülkesinde son yolculuğuna uğurlanmıştı
Talât Paşa ve Sonu
Talât Paşa Muhlis Bey’den kendi adına şunu rica etmişti: “Muhlis Bey, sana bir angaryam olacak, ailemin İstanbul’daki adresine yazdığım mektubu bizzat götürüp veriniz. Yabancı devletlerin bana verdiği madalyaları, bazı kıymetli taşları ve çeşitli taşlarla süslü kemerleri kuyumculara gösteriniz. Bana bir miktar para gönderiniz. Burada çok sıkıntı çekiyorum, parasızım. Bu madalyalardan ve kıymetli taşlardan alacağın bedelin yarısını aileme verir, yarısını bana getirirsiniz. Haydi yolunuz açık olsun. ” Muhlis Bey İstanbul’a gelmiş, beni bulmuş, paşanın selam ve ricalarını söylemişti. Hemen istediklerini yaptık. Muhlis Bey’i Almanya’ya gönderdik. Dönüşte İtalya’ya gitti. Milli hükümetin uçak siparişlerini o yaptı. İstiklal Savaşı’ndan sonra Zümrezade Şakir Bey’in fabrikalarında hükümetin sipariş ettiği bombalar üretildi. Talat Paşa, Berlin’de büyük bir sıkıntı içinde yaşadı, fakat bir an ideallerinden vazgeçmedi. Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderine tam on sene el koymuş büyük bir partinin, İttihat ve Terakki’nin son sadrazamı gurbet diyarlarında yoksulluk içinde, fakat namuslu, onurlu bir insan olarak yaşadı maalesef bir Ermeni’nin kurşunuyla şehit oldu. Allah rahmet eylesin.
Sayfa 177 - ParolaKitabı okudu
Reklam
Talât Paşa ve Sonu
Talat Paşa yurduna, ülkesine ve onun gelecek ve kalkınmasına da son derece bağlıydı. Ateşkes yıllarında kaldığı Berlin’den Teşkilât-ı Mahsusa çalışanlarına ve İttihatçılara yazdığı mektuplarda; “Vaktiyle Enver Paşa’yı kendinize bayrak yapmıştınız, şimdi hepinize düşen görev Mustafa Kemal Paşa’nın arkasından gitmek ve ülkeyi kurtarmaktır” diye öğüt veriyordu.
Sayfa 176 - ParolaKitabı okudu
Talât Paşa ve Sonu
Talat Paşa sadeliği, alçakgönüllülüğü severdi, resmi günlerde onun bir redingotla yetindiğini görürlerdi. Bu sadelik Sultan Reşat’ın hoşuna gitmezdi, emrindeki bakanların parlak üniformalar içinde şatafatlı elbiseler giymesini isterdi. Talat Paşa’nın bu haline kızıyordu. Enver Paşa’yla haber gönderip hepsinin böyle selamlığa gelmesini arzu ettiğini kesin bir dille bildirmişti. Talat Paşa yanıt olarak; “Osmanlı Devleti’nin bakanları görünüşe ve gösterişe sarf edecek paraya sahip değillerdir.
Sayfa 176 - ParolaKitabı okudu
Talât Paşa ve Sonu
Vahidettin'in İttihatçılar içinde en çok çekindiği Talat Paşa’ydı. Bu nedenle 27 Eylül 1918 günü Vahdettin bir tören sırasında sadrazama albay rütbesini vermiş ve eskisi gibi padişahın emrindeki kıtalarında fakat bir alay kumandanı olarak resmi elbise giymesini emretmişti. Fakat Talat Paşa tören ve protokolden hiç hoşlanmazdı. Ruhsal olarak demokrat yaratılmış, ikiyüzlülükten, gösterişten uzak bir insandı. Sadrazam olduğu gün de bunu göstermişti. O zamanlar sarayda alışılmış bir uygulama olarak huzura girilecek salonun iki kapısı sadrazama birden açılır, saray hizmetlileri başvezirin ayaklarına kapanırdı. Talat Paşa bunu fazla görmüş ve başmabeyinci olan Lütfi Simavi Bey’le anlaşmıştı. Ona kapının tek kanadı açılacak ve hizmetliler asla ayağına kapanmayacaktı.
Sayfa 175 - ParolaKitabı okudu
Talât Paşa ve Sonu
Talat Paşa vatanseverdi. Balkan Savaşı’na kadar askerlik yapmamış, fırsatı olmamıştı. Balkan Savaşı’nda orduya gönüllü kaydolunmuş ve er olarak eğitim görmeye başlamıştı. Yeri Edirne’ydi. Çadırlı ordugâhta Mehmetçiklerin içinde yaşamaktan adeta mutlu oluyordu.
Sayfa 175 - ParolaKitabı okudu
Reklam
18 öğeden 11 ile 18 arasındakiler gösteriliyor.