Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Biz ahlakın yazarları değiliz, ancak bizim yaratımımız olmayan ahlaki kurallar tarafından kısıtlanırız” – Russ Shafer-Landau, filozof.
Reklam
Dünyadaki bütün dinler sorgulamayı yasaklar ve eleştirenleri istemez. Otorite, insanın tanrıya inanmasını ister. Bu tanrı yalnızca onu biliyormuş gibi yapan ve dünyada onun adına beyanda bulunan birkaç adamın otoritesine dayanır. İnsan yapımı bir tanrı, kendini insanlara tanıtmak için elbette yine insanlara ihtiyaç duyacaktır.
Tanrı'sız bir evrende iyi ve kötü yoktur, sadece varoluşun değersiz gerçekliği vardır ve "sen doğrusun, ben yanlışım" diyecek hiç kimse yoktur.
Fakat Anscombe'a göre Tanrı'yı kanun koyucu olarak kabul etmeyip aynı zamanda bu kanunlara sahip olmak bir çelişkidir, zıra kanun koyucu yoksa ortada bir kanun da yok demektir". Ortada bir yargıç veya kanun yoksa, hüküm kavramı sadece psikolojik bir etkiye sahip olabilir fakat anlamdan yoksundur. Yani eğer emir veren bir Tanrı yoksa, ahlaki zorunluluk yükleyen "-malı" yüklemi esasen yalnızca psikolojik etkiye sahiptir ve herhangi bir gerçekliğe işaret etmez.
Reklam
Güler misin ağlar mısın....
Yine Konya, Karamanlıların elinde bulunduğu devirde Çelebi hazretleri, Moğol askerini istediği için Karamanlıların canları sıkılıyor ve daima: “Biz sizinle komşu ve sizi sevenlerden olduğumuz halde siz bizi istemiyorsunuz da yabancı Moğolları istiyorsunuz..." diyorlardı. Bunun üzerine Çelebi şöyle dedi: "Biz dervişleriz. Bizim nazarımız, Tanrı'nın iradesine bağlıdır. O kimi ister ve memleketi kime verirse, biz de onun tarafındayız ve onu isteriz. Şimdi Tanrı, sizi değil Moğol askerlerini istiyor..... Mevleviler daha Celaleddin-i Rumi'den başlayarak Türkmen babalarına fena bir gözle bakmışlar, onları kendilerine rakip görmüşler ve Moğol istilasını müteakip onlara aleyhtar bir vaziyette bulunmak için bir aralık Karamanlılara karşı bile Moğolların hâkimiyetini tercih etmişlerdir.
Eğer insanın ahlaki görevleri varsa, bu görevleri veren bir öznenin olması gerekmez mi? Amaçsız ve bilinçsiz bir evren insana görev verebilir ve ona sorumluluk yükleyebilir mi? Bu durumda insanın objektif ahlaki görevlere veya zorunluluklara sahip olduğunu iddia etmektense, objektif ahlaki görev diye bir şeyin olmadığını ve bunun insan aklının/evrimsel sürecinin bir ürünü yanılsaması olduğunu söylemek akla daha yatkın değil midir?
..mitleri eleştirenlerden biri de i.ö. 570'te doğan filozof Ksenofanes'tir. Ksenofanes, "insanlar, tanrıları kendileri ne bakarak yarattı." diyordu. "Ölümlüler, tanrıların da kendileri gibi doğduklarına, benzer giysileri, sesleri ve biçimleri olduğuna inandılar." Siyahların tanrıları siyah ve basık burunlu, Trakyalılarınki ise mavi gözlü ve sarı saçlıdır. Eğer öküzler, atlar ve aslanlar da resim yapabilselerdi, atlar at, öküzler öküz benzeri tanrı resimleri çizer ve kendilerine benzeyen biçimlerde heykeller yaparlardı.
Fakat doğa bize hiçbir konuda emir vermez tembihte bulunmaz, görev tayin etmez. Newton'ın yerçekimi kanunlarını keşfetmiş olması, bize bu kanunlarla ne yapmamız gerektiğini söylemez. Fakat ahlak, normatiftir ve ne yapıp yapma mamız gerektiğini emreder Bu noktada emreden veya görev veren bir failin olması gerekir. Aynı fail ihtiyacı ahlaki değerler için de söz konusu olabilmekle birlikte, bu fail ihtiyacı görev tayin etme gibi bir eylem söz konusu olduğunda daha da belirginleşmektedir
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.