Kanımca dini bir inancı olmayan yazardır. Ürpertici, tehlikeli yanını kitabında göstermiştir. Bu yüzden tıpkı Geothe'nin Genç Werther 'in Acıları gibi bu kitapta yasaklanmıştır. (hala İran da yasaklıdır). Sadık Hidayet özellikle politik İslamcı kesimlerden yoğun eleştiri almıştır. Kitabın bir bölümünde
"Maksadım bir vasiyatname yazmak mı? Hayır! Çünkü ne malım var kadıya yedirecek, ne de dinim var şeytana verecek!"
Bu bir atasözü de olsa Sadık Hidayet bu söylemeleri çok kullanıyor. Tanrı, din hakkında uçuk mizahı ve hep bir isyanı bulunuyor. Bu yönden de inançsız birey olduğu anlaşılıyor.
Sadık Hidayet, ölümünü ve nasıl öleceğini kendisi seçmiştir. Diğer yazar ve şairler gibi ansızın gelişen bir durum değildi. Kayda geçen akıl hastalığı da yoktu. "Onun ruhu doğuştan cüzzamlıydı."
İntiharı hakkında en yakın arkadaşı olan Bozorg: Paris'te günlerce havagazlı bir apartman aradı,diyor. Buda demek oluyor ki Hidayet herşeyi önceden planlanmıştı.
Ve devamı :"Bütün delikleri tıkadı. Gaz musluğun açtı. Ertesi gün gelen dostu yerde yatar vaziyette buldu. Tertemiz giyinmiş, güzelce traş olmuştu."
Kim bilir belki de yeni başlayacak olduğu hayata temiz gitmek istemişti. Ama arkasında kendisi kadar temiz, karanlık güçlü bir eser bırakarak gitmişti.
Kitabı yazan kadar kitabı anlaşılır, kusursuz çeviren usta Behçet Necatigil'e de saygı ve hürmetle..