“Tanrı bizi yeğler! Kendisiyle tek söz etmeyen bu çalışkan öğrencilerdense bizim gibi kıskanç, alçak, yalancı domuzlar daha iyidir. Tanrı onlardan ne zevk alabilir ki? Sonra kötülük, pişmanlık, gözyaşı olmadıktan sonra yaşamanın ne anlamı kalır?”
Seninle yazın ıssız bir vadiye gitsek,en olmadık şeylere sürekli gülerek, ormanların,beyaz yolların,terk edilmiş kimi evlerin,gizlerini keşfetsek.Tahta köprüde durup akan suya baksak,telgraf direklerinde dünyanın bir ucundan gelip kim bilir nereye giden,sonu gelmeyen öyküleri dinlesek.Çayırlardan çiçekler derlesek ve güneşin sessizliği altında otlara uzanıp gökyüzünün derinliklerine, geçen küçük ak bulutlara, dağların doruklarına hayran hayran baksak.Sen "Ne güzel!" derdin.Başka hiçbir şey demezdin.