Sevgi Soysal, feminizm ile tanıştığım zaman girdi hayatıma. Tante Rosa, Yürümek, Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu derken şimdi de Şafak.
Oya ile Sevgi Soysala baktım biraz ve ben kitapta en çok Oya'yı okudum. Sıkıyönetim dönemlerinde kadın olmayı, sorguda, işkencede ve hayatta kadın olmayı anlatıyor Sevgi Soysal.
Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu'nda anlattıklarına benzer kadınlık ve tutsak edilmiş kadınlık hikayeleri var burada da. Sadece mahpusluktan bahsetmiyor, mesela Oya, Adana'daki sürgünü bitip Ankara'ya döndüğünde de yaşayacağı tutsaklığı düşünüyor uzun uzun.
Elbette sadece Oya yok kitapta. Öğretmen Mustafa, avukat Hüseyin, Maraşlı Ali ve diğerleri. Dilini ve anlatım tarzını sevdiğim Sevgi Soysal'ı tekrar okumuş olmaktan mutlu oldum.
Sizi tutunamayanlar kafilesinden, asi bir kadının serüvenini okumaya davet ediyorum.
Kitaptaki şu cümle kitabı özetlemektedir: “Tante Rosa, bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır.”
"Tante Rosa" lütfen okunsun.
"Bunca yaşamışlığın yanından insanların bakmadan, aldırışsız geçip gidivermeleri, hayır bunu istemiyordu! Yüreğimi attım ortalığa kimseler üstüne basmadan geçti."
“'Hayat bir denizdir, yüzme bilmeyen boğulur.' Kolay mı boğulmak? Boğulmak herkesin üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Herkesin sadece bir kez boğulma hakkı vardır. Ya ben; boğul babam boğul, sonra yine de yaşamakta devam eder bul kendini."