ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI)
Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik.
Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Kamuoyu araştırma şirketi Gallup'ın verilerine göre, yılda tek bir kitap bile okumayan Amerikalıların oranı 1978 ile 2014 arasında üç katına çıkmış.Amerikalıların yaklaşık yüzde 57'si tipik bir yılda tek bir kitap bile okumuyor şu an. Hatta 2017 yılına gelindiğinde ortalama bir Amerikalı günde 17 dakikasını kitap okumaya ayırırken,5,4 saatini telefon başında geçirmeye başlamış.4 Girift edebi kurmacalar bilhassa ağır bir darbe almış. Modern tarihte ilk defa Amerikalıların yarısından azı zevk için edebiyat kitapları okuyor bugün.
Fransa'da bir ses yükseldi ... Varoluşçu felsefeyi benimseyen yazar Simone de Beauvoir kadın varoluşuna kendi yorumunu getiriyordu, Le De u xieme SexeC3l adlı büyük ve kapsamlı incelemesinde: Tarihte ve bugün egemen olan hep erkektir; erkek hayatı kendi var lığına göre biçimlendirmiş, bazen tanrıça, bazen fahişe, bazen ana, bazen odalık olarak gördüğü kadını kah yü celtmiş, kah aşağılamış, ama onu birebir ilişki kurabile ceği bir varlık olarak asla kabul etmemiş, onu "öteki" diye damgalamıştır. Erkekle kadın arasında bir eşitlik ortamı , böylece hiç var olmamıştır. Beauvoir, çare olarak kadının kişiliğini geliştirmesini önerir; kadın eziklikten ancak böyle kurtulacaktır.
İlk , “ Nutuk” kitabına başladığımda ki , ( başka başka Atatürk ile ilgili bi çok kitap okumuş olsamda..)
Bu kitabın , her sayfasında nasıl bi inceleme yazarım diye düşünerek okudum.
Çünkü ,Atatürk ‘ün kendi kaleminden bi kitabın incelemesi nasıl olur….???
Eskiden, insanlar fikir alışverişi yaparken çok yakın bile olsalar, birbirlerine mektup
Güzel milletimin, hakkındaki fikirlerle adeta ikiye bölündüğü biri Mustafa Kemal Atatürk. Tarihte başka bir örneği var mıdır bilmem. Başka hangi millet, gücü yetkisi olmadığı halde ültimatom vere vere , yokluk içinde bir millete, milli bir direniş sağlayan komutanı hakkında böyle bir ikiliğe düştü bilmiyorum. Yoktur.
Ben Mustafa Kemal
Avrupa kıtası genel olarak Orta Çağ'da Karanlık bir gelişim çizgisin de iken İspanya ve Portekiz aksi bir düzlemde ilerliyordu. Abbasilerin başkaldırısı ile Ortadoğu ve Hicaz havzasında otoritesini kaybeden ve kaçan Emevi hanedan mensupları İspanya topraklarında ( fetihler daha önce başladı Tarık Bin Ziyad komutasında) Endülüs Emevi devletini kurarak Batı Avrupa'da bilimsel anlamda gelişimin temelini attıkları gibi merkezi otoritesi güçlü bir devlet kurdular. Yaklaşık olarak 700 küsür yıl tarih sahnesinde kalan Endülüs Emevi devleti Avrupa için bulunmaz bir hint kumaşı olmuştur. Mağribiler, Afrikalılar ve Araplar önderliğinde oluşturulan yönetim anlayışı genel olarak merkezi otoritenin sultanlar öldükçe sarsıldığı fakat Avrupa'nın içinde bulunduğu kaotik ortam sayesinde dış bir düşman tarafından yıkılmadığı kritik dönemlerde yaşadı. Emeviler, Hıristiyanlara göre daha merhametli olurken Hıristiyanlarda böyle bir şey söz konusu değil. Toplu katliamları ile İsabelle ve Ferdinand tarihte zalim yöneticiler olarak yerini aldı. Endülüs'ün düşmesi ve sonrası da Morisko olacak olan İspanyol Müslümanlar ile diğer etnik unsurların buradan sürülmesi ve yer yer katledilmesi İspanya'nın bugün ki gelişimi de dahil birçok olgusunu çok olumsuz yönde etkileyecektir. Kardinaller ele geçirdikleri Arapça kitapları tıpkı Hülagü'nün Bağdat'a girdiğinde efsanevi Bağdat kütüphanesini yakması gibi yapacak ve İspanyolların çok uzun bir süre karanlığa gömülmelerine neden olacak. Endülüslerle ilgili çok spesifik bilgiler edineceğiniz bu güzel eseri merakı olanlara tavsiye ederim.
Bana en sevdiğin kitaplar hangileri, diye sorulduğunda senelerdir asla vazgeçmeden söylediğim kitaplardan birisi de Truvalı Helen. Kitabı okuduğumda henüz daha lise yıllarında olmama, aradan seneler geçmesine ve benim çok, pek çok kitap okumama rağmen fikrim de değişmedi. Kitapta hepimizin bildiği Truva hikâyesi yani Helen'in Paris'le kaçmasıyla birlikte başlayan ve seneler süren o büyük savaş anlatılıyor. Aynı konu üzerine çekilen pek çok film, yazılan pek çok kitap var ve benim en sevdiğim tarihi yaşanmışlıklardan birisidir. İlk olarak Brad Pitt'in başrolünü oynadığı meşhur Truva filmini izlediğim ve hikâyenin aslını bilmediğim için ben mutlu bir son yaşadıklarına inanıyordum. Filmi izleyenler bilir çünkü filmin sonunda Paris, Aşil'i vurur ve Helen'i de alıp gider. Ancak kitabi okuduğumda tam bir yıkım yaşadım çünkü mutlu sonun aksine, kitapta ve tarihte Paris'in öldüğünü ve Helen'in de geri kalanında çok da iyi bir kader yaşamadığını öğrenmiştim. Ağlayarak okuduğum ve tüm bu yaşananlar boşuna mıydı hissiyatım hala aklımda. Zamanında Artemis Yayınlarından çıkan kitabın bugün basımı yok sanırım, nasıl tutulmadığını ve tekrar tekrar basılmadığını da anlayabilmiş değilim ama bir şekilde bulur, karşılaşırsanız mutlaka okuyun derim, ne demek istediğimi anlayacaksınızdır. Aynı konu ile ilgili 2004 yapımı Truva filmi ve 2018 yapımı Truva: Bir Şehrin Düşüşü dizisini de çok beğenerek izlemiştim, onları da tavsiye ederim.
Truvalı HelenMargaret George · Artemis Yayınları · 2007175 okunma