kafasının yerinde saksı taşıyanlar bilmelidirler ki, "bir sistem ancak mukabil ve mütekâmil bir sistemle iptal edilebilir. Bu bakımdan (metafizik) temeli olmayan ve insan ruhunu doldurucu bir inanış cehdinden yoksun bulunan hiçbir davranış komünizmaya karşı çıkamaz.
Rus emperyalizminin esareti altındaki milletlerin, güdümlü yöneticiler tarafından sesleri ne kadar kısılmaya çalışılırsa çalışılsın, huzursuzluğunun bir yerden patlak vereceğini gösterir şekilde, komünizmin fikir plânından sonra pratikte de iflâsını sergileyen canlı ifadelerden biri; iflâsın canlı ifadesi veya kanlı ifadesi. Macar hadisesi bu...
Reklam
İmkânsıza talipken tarihten bir yaprak olduk..
Arada heykel hadisesi, günün renkli bir hadisesidir; Stalin'in heykelinin ufalanışı. Şiddetin, ideolojik, siyasî ve örgütlenebilme derecesine katkısınca faydası gözönünde tutulursa, Macar gençlerinin bundan ne büyük zevk duydukları ortada. Develeri ürkütmemek lâzım; sözümüz Macar gençlerinin yaptıkları çerçevesinde.
Tekrar edelim ki, aksiyon adamında müsamaha olmaz; bizim yanlışlarımızı suskunlukla geçiştirmeyin ve bizden de böyle muvazaacı tavır beklemeyin. Yeter ki doğru ortaya çıksın, yeter ki yürüyene asılmakla kendini ortaya koyma ucuzluğuna düşülmesin.
Biz başka; insanoğlunun ya göreceği veya büsbütün dünyayı terk edeceği bu buhranlı deminde, çare bizim bağlı olduğumuz görüş-inanış mihrakında. Ama ne esrarlı tecellidir ki, insanoğlunun bu buhranlı deminde insan keyfiyetinin en alçak örneklerinin hükümranlığı ve ezici kemmiyet baskınlığı da bizim ülkede; ayrı mesele...
Reklam
Herkes atmasyoncu onbaşı tavrıyla strateji, taktik, tavizsiz çizgi vs. bahsedemez, bu örgüt işidir. Örgütün kendi içindeki tartışmaları bir yana bırakırsak, buna karşı olanların bir örgütleri yoksa, bunlar doğru siyasi çizgi, mücadele biçimi vs. gibi meselelerden bahsedemezler...
Bir toplumun kemmiyet (nicelik) ve keyfiyet (nitelik) değişimi "ruhi muvazene" bozulmaksızın değişiyorsa, burada evrim söz konusu olur. Eğer bu değişim toplum sisteminin iç sürecinden süzülen bir ruhi muvazenesizliğin tezahürlerini aksettiriyorsa "devrim durumu" söz konusudur. Devrim durumuna kadar geçen süreç, ihtilâl hareketi açısından evrim dönemidir.
Anlaşılıyor ki mücadele adamı, hadiseler karşısında tavır alabilecek bilgiyle donandıktan sonra, bunların tatbikatçısı mevkiindedir; hedefine uygun nitelikteki insan, alet, teşkilat vs. şeklinde-lki vasıtalara ihtiyaç duyarken ve aslolan bu iken, vasıtanın niteliğinin de hedef tayininde belirleyici unsur olmasından hareketle, vasıtanın niteliğine uygun hedef tayin etme durumunda.
Kafası ve gönlü "dibi"ne düşmüş kişilerin aktif veya pasif olup olmadıklarını, dostlarıyla veya gazete odaları ve toplantılarında "insan sever"lerle ne yaptıklarını kurcalamaksızın ve merak da etmeksizin, sadece keyfiyetinin ne dereceye düştüğünü işâret edelim. Ötesi lağımda dolaşmak olur. Bu kafa Türkiye'de yaşayabiliyor, üreyebiliyor ve biz onlara bakıp camia olarak ne kadar alçak olduğumuzu görelim. Bunların defterini daha kimlerle beraber, (bağlı olduğumuz fikir mihrakını kasden söylüyoruz) bizden başka kim dürebilir? Öyleyse bizim hareketimiz etrafında niçin halkalanılmadı, niçin halkalanılmaz? Ayrı mesele ve bütün mesele
342 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.