Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tuğçe

Romeo ve Julıet'in yaptıkları gibi beraber ölmeyi tercih edenlerin sayısı çağımızdaki kadar az olmasaydı, belki ben de inanırdım sadakate.
Sayfa 109 - Doğan kitapKitabı okuyor
Reklam
Aşık olmayı denedim, hem de bir değil iki defa; inanır mısınız, korkunç acılar çektim. Ruhumun derinliklerinde çektiğim acıyla alay eden bir ses işittiğim halde acı çekmeye devam eder, üstelik delicesine aşıkmışım gibi kıskançlık krizleri geçirirdim. Bütün bunların sebebi can sıkıntısıydı baylar, kesinlikle can sıkıntısı...
İkimizde kötü insanlar tanıdık, birimiz merhamet etmemeyi birimiz onlar gibi olmamayı seçtik. Hepsi bu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Uğradığı kalbe hasar vermeden çekip gidebilmek her yüreğin harcı değil
Güzel şeyler ben isterken gerçekleşsin istiyorum, gram hevesim yokken başıma gelen güzellikler hiçbir şey ifade etmiyor benim için.
Reklam
Öyle ki bazen, kelimelerin seviştiğini hissederim içimde.
Sadece bir kaç şey paylaşmak istedim sizinle
O gece hiç düşünmedim. Bana ne olur bize ne olur diye. Hayatım boyunca düşünmenin bana bir faydası olmadığını, olmayacağını hayat tokat gibi yüzüme çarptı. Yine de düşündüm. İnsanlar neden böyle, neden bu kadar şanssızım, ben mi kötüyüm diye.. Hiçbir şey kazanmadım bu eylemden. Ama çok şey kaybettim. Mesela yıllarımı, mesela hislerimi.. Çok fazla sabahı zor ettiğim gecelerim oldu. Acımı hissedemeyecek kadar hissizleştim bu geceler de.. Ve bir süre sonra sanki uyuşturucu kullanıyormuşum gibi ne zaman acı hissedecek olsam bu hissizlik geldi yerleşti bedenime. Ya hep ya hiç bağlamından kurtulamadım. Üzerime çöken bu tanımsız kokular ve hissiz hissiyatlar beni hiçbir yere götürmedi. Tüm gücümle ve güçsüzlüğümle çakıldım kaldım hayatın orta yerine
Unuttuğumuz ama bir sürü küçük andan oluşan bir şey.. Adı "Zaman"
Kentte çoktandır görülmeyen şeyler oluyordu: Yol üstünde oynayan çocukları gören sürücüler arabalarını durdurup onlara gülümseyerek bakıyor, hatta bazıları araçlarından inip onlarla beraber oynuyordu. Caddelerde karşılaşan tanıdıklar durup birbirlerinin hatırlarını soruyor, ayaküstü sohbetler ediyorlardı. İşe gidenlerin artık pencere önlerindeki çiçekleri seyredecek ya da küçük bir kuşa yem atacak kadar vakitleri vardı. Doktorlar hastalarıyla tek tek ilgilenmeye zaman ayırabiliyordu. İşçiler işini severek ve huzur içinde yapıyordu çünkü kimse onları en kısa sürede en çok işi yapsınlar diye sıkıştırmıyordu. Herkes her şeye dilediği kadar zaman ayırıyordu. Çünkü artık bol bol zamanları vardı.
Sayfa 295 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Doğru dürüst bir yaşamım olsaydı, bambaşka bir insan olurdum.
Sayfa 67 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
"İnsanlar zaten gereksiz," diye bağırdı ses. "Dünyayı, artık kendileri gibilere yer kalmayacak hale yine kendileri getirdiler."
Sayfa 251 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnsanlar kendilerini korkutan şeylere çok daha çabuk inanıyorlar.
Sayfa 179 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör biri için gökkuşağının renkleri ve sağır biri için kuş sesleri nasıl boşunaysa, yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.
Sayfa 178 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.
Sayfa 81 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Ama bazen öyle anlar olur ki hiçbir şeyin değeri kalmaz. Bu duyguyu herkes bilir.
Sayfa 67 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Varlığımdan ne anlıyorum? Bir gün gelecek ve sanki hiç yaşamamış gibi ölüp gideceğim.
Sayfa 66 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
349 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.