Bir aşk macerasının başında insan kendine "Neye dalıyorum?" ya da "Nereden çıkıyorum?" diye sorabilir: Bu onun nasıl biri olduğuna, geçmişi mi geleceği mi tercih ettiğine bağlı.
Diğer seçeneklere değil de cezaya ve suçlamaya müptela olduğumuz sürece, asla hikayenin tamamını öğrenemeyeceğiz. Yalnızca eski hikayeyi tekrarlayacağız.
BİLDİĞİMİZ GİBİ, cinsel açıdan uyarılmak için mutlaka belirli bir nesneye -bir ayakkabıya, bir giysi parçasına, belirli bir gülümsemeye- gereksinim duyan insanlar vardır; bu onların arzusunun önkoşuludur.
Tabii ki bizi heyecanlandıranın karşımızdaki şahıs olduğunu, bu saçma sapan koşulları öne sürmemizin gerekmediğini düşünmeyi tercih ederiz. Birinin cazibesine kapıldığımızda, arzumuzun, ahlak duygumuzun ya da sezgilerimizin peşinden gittiğimiz düşünmeyi tercih ederiz.
ARADA BİR sadakatsiz olabilirsiniz, ama arada bir tekeşli olamazsınız. Aynı anda hem tekeşli hem de sadakatsiz olamazsınız; ikisinden biri olmamanız da mümkün değildir.
Bu videoyu görünce (Uraz Kaygılaroğlu-Nesrin Cavadzade ve diğer bazı ünlüler) aklıma bazı sorular ve bazı durumlar geldi. Eğer partnerler varsa böyle durumları aldatma olarak değerlendirebilir miyiz? Böyle durumlarda 3. kişinin konumundan ne anlaşılmalı? Aldatmanın sınırı ya da tanımı nasıl olmalı? Ya da böyle bir tanım olabilir mi? Bazı
"harem" terimi, bir insan kurumunu tanımlayan
Arapca sozcukten alınmıştır. Evet, bircok insan ardışık tekeşlilik yaşar. Evet, gunumuzde bazı
ulkelerde cokkadınlılık (bir erkekle birden fazla karısı arasındaki uzun donemli, eşzamanlı
birliktelik), birkac toplumda ise cokerkeklilik (bir kadınla birden fazla kocası arasındaki uzun
donemli, eşzamanlı birliktelik) yasaldır. Hatta cokkadınlılık, devlet kurumlannın doğmasından once geleneksel insan toplumlarının çoğunluğunda kabul edilmekteydi.