İnsanlar birbirlerinden korunmadıklarında da, her şey olabilir.
HİÇBİR ZAMAN yanlış anlaşılmayız, yalnızca zaman zaman istemediğimiz şekilde anlaşılırız.
Reklam
Ben sevdiğim insanları dışarıda bırakmakta özgürüm, ama onlar ben istemedikçe asla beni dışarıda bırakmamalılar. Ne yazık ki, sevdiklerimi gözaltında tutmakla o kadar meşgulüm ki, özgür olmaya zamanım kalmıyor. Yani, özgürlüğüme inanıyorum, ama galiba istemiyorum onu.
ŞÖYLE diyebiliriz: Herkes, bir başkası olmanın dışında bırakılmıştır. Ama bu içini rahatlatmıyor insanın
HERKES zaman zaman eşinin kendisine layık olmadığını ya da kendisinin eşine layık olmadığını düşünür. Sorun bunun doğru olup olmamasında değil, nasıl karar verileceğinde. Kimdir yargılayacak konumda olan? İşte burada üçüncü şahıslar faydalı olabilir: bir nevi arabulucu ya da hakem olarak. Ama tabii bu rolü oynayabilirler ancak, çünkü asla tarafsız olamazlar.
GÜNAH KEÇİLERİ olmayan bir toplumda, daha çok çelişki yaşanırdı. İnsanlar suçu üzerine atacak ve cezalandıracak biri olmadığında kendilerini çok kırılgan hissederler.
Reklam
KENDİMİZ İÇİN nasıl kabul edilemez olabiliriz? Tabii bazı insanlar için bu soru "başka nasıl olabilir ki zaten?" şeklindedir. Aslında bu soruyu sormak bile, yalnızca nasırlaşmış bir saflığa da olsa, baştan mahkûm olmak demektir yine de. Olmamız gerektiği kadar iyi değiliz, bu çok açık. Ama kimin bakış açısından? Kendimiz için kabul edilemez olmayı öğrenmemiz gerektiğini fark ettiğimizde, soru biraz daha az komik görünür bize. Kolay değildir. Bebekler çalmaz, yalnızca ilgilerini çeken şeyi kapıverirler. Annelerinin üzerine işemezler; yalnızca işerler, o kadar.
Olmamız gerektiği kadar iyi değiliz, bu çok açık. Ama kimin bakış açısından?
DIŞARIDA bırakılmak araftır belki; ama içeri alınmak mutlaka cehennemdir
Nereye gidersek gidelim, yola buradan çıkacağız. Hayatımız, dışarıda bırakılma duygusuyla nasıl baş edersek öyle olacak. Bir sürü biçim alabilen bu tecrübe, bizim hammaddemiz.
Reklam
VAZGEÇMESİ en zor olan şey, kendimize teslim olacağımız şeyler yaratma alışkanlığımızda. Bir tahrike teslim olduğumuzu söyleriz; sanki karşısında boyun eğeceğimiz bir şey yaratmamışız da, var olan bir şeye boyun eğmişiz gibi. Başka birinin yargısına tabi olduğumuzu söyleriz de, yargılarına tabi olacağımız kişileri seçtiğimizi söylemeyiz. Kötü yanlarımızın da tıpkı erdemlerimiz gibi kendi icadımız olduğunu sürekli kendimize hatırlatmamız gerek. Asla kontrolümüzü kaybetmediğimizi, sadece arada bir kurallara uymadığımızı. Uymadığımız kural, bu kuralı bozarken uyduğumuz diğer kuraldan daha çok ilgilendirir bizi. Diğer seçeneklere değil de cezaya ve suçlamaya müptela olduğumuz sürece, asla hikâyenin tamamını öğrenemeyeceğiz. Yalnızca eski hikâyeyi tekrarlayacağız.
VAZGEÇMESİ en zor olan şey, kendimize teslim olacağımız şeyler yaratma alışkanlığımızda.
Yabancılık heyecan vericidir ama bizi düzenimizi bozmakla tehdit eder; rutin rahatlık vericidir ama bizi uyutmakla tehdit eder. Bizi seçim yapma kapasitemiz olduğuna en çok ikna eden, özgür olduğumuz yanılsamasını en çok canlı tutan şey, davranışlarımızı düzene sokma yeteneğimizdir. Ama yaptıklarımıza olan ilgimizi ve bunlardan aldığımız zevki en çok tahrip eden şey de bizatihi bu yetenektir.
TANIDIKLK başka insanlara duyduğumuz şefkati, saygıyı, hatta onlara ayırdığımız zamanı artırır belki, ama onlara duyduğumuz arzuyu pek artırmaz. Devamlılık bize güven verir ama cinsellikten de uzaklaştırır, belki çekiciliğinin bir kısmı da buradan gelmektedir. Yabancılık heyecan vericidir ama bizi düzenimizi bozmakla tehdit eder; rutin rahatlık vericidir ama bizi uyutmakla tehdit eder. Bizi seçim yapma kapasitemiz olduğuna en çok ikna eden, özgür olduğumuz yanılsamasını en çok canlı tutan şey, davranışlarımızı düzene sokma yeteneğimizdir. Ama yaptıklarımıza olan ilgimizi ve bunlardan aldığımız zevki en çok tahrip eden şey de bizatihi bu yetenektir.
Eğer beklenebilir olan bizi aptallaştırıyor, beklenmedik olan ise dehşete kaptırıyorsa, ne yapmalıyız? Eğer daima risk ve teslimiyet, güven ve felaket arasında sıkışıp kalıyorsak, bir sonraki adımımızın ne olacağına nasıl karar vereceğiz? Belki de, insan tabiatı -ya da daha beteri, insanlık durumu- hakkında büyük fikirlere doğru kaçmadan önce, bir şeye istediğiniz için sahip olmakla, sahip olduğunuz için istemek arasındaki farkı hatırlamalıyız.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.