Kudüs’süz ve İstanbul’suz aşk yoktur.
Bir ağacın altındayım: ikidebir, yüzüme en ince ipekliden daha ince bir şeyin: usul usul, değip değip çekilmesi gibi:
gün boyu, hep Medine’yi düşünmüştüm.
Geçmişzamanla kolkola akıp gidiyor şimdikizaman.
Ümmet Şövalyeliği gerekli dünyaya.
Harflerin derin katmanlarında şifalı sülük bulunur:
İnsan, buraya !
Yumruk, havaya !
Ey dilin, sayısız cömertliğini saymaktan aciz kaldığı Mevla! Ben de senin layık olduğun yüceliğe şükredecek dil nerede? Kusurlarımız için dilediğimiz özür, kusurlarımız adedincedir. Nimetlerine ettiğimiz şükür ise nimetlerin miktarınıcadır.
Râh râ ber mâ çü bustan kün latif
Menzil-i mâ hod çi bâşed ey şerif
Ey yüce Allah! Yolumuzu bize gül bahçesi gibi latif eyle.
Sonunda varacağımız yer senin katındır.