Bir yazım vardı, yaklaşık 3 sene evvel yazdığım. Altından ismim silinip o kadar kişiye atfedildi ki, artık "anonim" bir hale geldi. Gelsin gelmesine de, neredeyse kırpa kırpa çeyreğini bırakmışlar. Bari bunu yapmasaydınız diyerek yazımın orjinal halini yıllar sonra sizinle paylaşayım. Beynimiz de bir algı var "sapık" dendiği
Edebi fikir sitesi
15 Maddede Cemil Meriç 1. “Kimim ben? Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi” ifadesiyle sürekli kendini arayan Hüseyin Cemil Meriç’in babası tarafından Kur’an-ı Kerim’e düşülen doğum tarihi 12 Kanunievvel 1332 yani 12 Aralık 1916. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babası Mahmut Niyazi Bey, annesi
Reklam
AKLI OLANA TEFEKKÜR, KALBİ OLANA TESBİH YAKIŞIR.. !
İsrâ Suresi 44. Ayet تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪ وَلٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْب۪يحَهُمْۜ اِنَّهُ كَانَ حَل۪يماً غَفُوراً "Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halîmdir, bağışlayicidir." Ayetin üzerinde durulan konunun, bütün varlıkların Cenâb-ı Hakk’ı tesbih etmesi vardır. Müfessirlere göre bu tesbih iki çeşittir: 1. Dil ile tesbih. Her şey kendi diliyle Hakk’ı tesbih eder ama âyette belirtildiği gibi insanlar bunu anlayamazlar; 2. Hal ile tesbih. Evrendeki varlık ve olayların var oluş ve işleyişini gerçekleştiren ilâhî yasalara bütün kâinat mutlak bir zorunlulukla boyun eğmekte, bu suretle yaratanı tesbih etmektedir. Bu anlamda müminiyle münkiriyle bütün insanlar da Allah’ı tesbih ederler, varlığına tanıklık ederler. Özetle zerreden küreye, galaksilerden hidrojen çekirdeğinin etrafında saniyede 2000 km. hızla dönen elektrona kadar evrendeki her şey Allah’ın mutlak düzeni içinde işlemekte, O’nu tesbih etmekte, O’nun varlığına, birliğine kudret ve hikmetine tanıklık etmektedir.( Kur'an yolu tefsiri cilt:3 sayfa : 485-489)
Kelimeler üzerine tefekkür etmeyi unuttuğumuzdan beri edebimizi, beraberinde edebiyatımızı kaybettik. Mesela da'vâ ile duâ aynı kökten gelen Arapça kelimelerdi. O edebi ve edebiyatı kazanmayı da'vâ edinenler, yani bunun için duâ edenler gerek.
BİR DÜŞÜN NİYE?
Sorular: 1)Günümüzde ilgi gören sıradan olan herşey artarken zenginlik,rahat, popülerlik gibi tek eksilen 'en büyük değerimiz' neydi Sizce? 2)Ve bu değerin eksilmesini isteyen kim,kimlerdi? 3)Bu değeri unutan,unutturan sıradan şeylerin peşinden koşan ve ilgiyi de oraya çekmeye çalışan kimliği belirsizler kimin askeriydi sizce? 4)ALLAH'ın Dinini unutturan bize neydi? Cevaplar: 1)İSLÂMİYET en büyük değerimizdir, hem Dünya hem Ahiret mutluluğunun Tek anahtarıdır. 2)Şeytan ve şeytanın emrine girip onun gayesi üzerine ALLAH'ın Kullarını Doğru yoldan, Hâk'tan saptırmaya çalışan dünyayı tek gaye sandıran kötülük üzerine varlıklar. 3)Farkında yada farkında olmadan şeytanın istediğine hizmet eden kullar, bunlar ancak Dinini iyi öğrenerek ve kötülüklerden samimi niyetle ALLAH'a sığınarak yanlışlarından kurtulabilirler. 4)Kesinlikle bitecek olan hayatımızda Dünya sevgisi içimizdeki DOĞRULUK ve İYİLİK isteğinden fazla olduğu zaman HÂKK'ı unutur,umursamaz olduk. ALLAH KORUSUN EUZÜBİLLAH! Tefekkür edelim bakalım sonuç ne çıkacak, 'Gör'elim!
Sapık Kadınlar!
Beynimiz de bir algı var "sapık" dendiği zaman sadece akla erkek gelir.. Oysa sapık kadınlar da yok mudur toplumumuzda? Çok garip geldi değil mi okuyunca "sapık kadınlar"(!) Şimdi tasavvur edelim; Bir erkek düşünün ki avret mahallini iyice belli edecek tarzda çok dar bir pantolon giyse, kalçası ve mahrem uzuvları belli olsa
Reklam
880 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.