Thomas S. Szasz
Akılsız adam ne affeder ne de unutur; Saf yürekli adam önce affeder ve sonra da unutur; Bilge ise affeder, ama hiç bir zaman unutmaz.
Sayfa 41 - tiyoKitabı okudu
Sağlıklı bir insana tıbbî bir teşhis koymak onu bedensel-tıbbî bir hastaya dönüştürmez, oysa ona psikiyatrik bir teşhis koymak onu gerçekten de aklî-psikiyatrik bir hastaya dönüştürür.
Reklam
Gerçekten de, sahte hastalıkların gerçek hastalıklar olduklarına yönelik popüler inanç o kadar derin ve yaygındır ki, bunların tıbbî meşruluklarını veya statülerini yadsıyan kişiler, klişeleşmiş bir biçimde, çıldırmış diye yaftalanır, dünyanın düz olduğuna inananların modern versiyonları gibi görülürler.
Anglo-Amerikan çelişmeli hukuk sisteminde, aksi ispatlanmadıkça sanığın suçsuz olduğu varsayılır ve suçu ispat sorumluluğu suçlayana düşer. Psikiyatrik-tahkike dayalı [engizisyonel] “tıp” sistemindeyse, bu ilişki tersinedir: Akıl hastalığı tanısı konan kişi aksi ispatlanmadıkça deli varsayılır ve deliliğin aksini ispatlama sorumluluğu “deli” olarak töhmet altında bırakılan (genellikle aciz durumdaki) bireye düşer. Psikiyatrlar “psikiyatrik masumiyet” iddiasını “deli hastanın” hastalığını inkar etmesinin kanıtı olarak görüp apriori reddederler.
Charcot ve Freud somatik patolojik hastalık ölçütünü terk ederek, bedenin gerçek tıbbî bozukluklarını (hastalıklar) “aklın” sahte psikiyatrik bozukluklarından (hastalık- olmayanlar) ayırt eden empirik-rasyonel temeli tahrip ettiler. Modern psikiyatri bu tahribatın zehirli yıkıntıları üzerine inşa edilmiş dev bir binadır.
Sahte engellilik, sahte hastalık, sahte doktorluk ve bunları yöneten, bunlara karar veren ve var olmalarını sağlayan bürokrasiler ve endüstriler modern Batı toplumlarının ulusal ekonomilerinin önemli bir parçasını oluşturur.
Reklam
1.000 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.