Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... Freud, akıl yürütmenin önemli mantıksal bağlantılarının imajlarla nasıl temsil edilebildiği sorusunu ortaya atar. Benzer bir problemin görsel sanatlarda da mevcut olduğunu söyler. Rüya imajları ve sanatta yaratılan imajlarla düşünce aracı olarak hizmet eden zihinsel imajlar arasında gerçekten de paralellikler vardır; ama benzerliğe dikkat ederek, farklılıkların da ayrımına varırız ve bu farklılıklar, düşünce imajlarını daha kesin biçim de nitelemeye yardım eder.
Sayfa 11
Rüya bize "zamanda" bir manzarayı anlatır, keza film de.
Sayfa 31
Reklam
Rüya kendi yasalarını yaratır; bu yasalar ne büsbütün insanın bilincine ne de büsbütün bilinçdışına aittir. Ne gerçekliğe aittirler ne de yadırgatıcı hale getirilmiş olanın alanına, yani mantığın olmadığı akıldışı bir alana.
Sayfa 30
Tarkovski'ye göre bu filmleri "yıldızları ve denizi seyrettiğimiz gibi, bir manzarayı hayran hayran seyrettiğimiz gibi seyretmemiz gerekir. Burada matematiksel bir mantığa yer yoktur, çünkü matematiksel mantık insanın ne olduğunu veya hayatın anlamının ne olduğunu açıklayamaz."
Sayfa 47
Şayet filmlerinde manzaralar varsa, bu manzaralar geometrik değil "zihinsel manzaralar"dır. Olmayan bir ülkeye ve belli olmayan bir zamana bağlı bir "alanı" temsil eden ve hatta "düz çizgileri yok sayar" gibi görünen Stalker'daki "mıntıka"dır bunlar. "Kozmik okyanuslar" veya insanların -tıpkı bir khora'daki gibi- kendi anıları (veya rüyaları) ile yaşadığı, bir uzay istasyonu benzeri zihinsel manzaralardır.
Sayfa 48
Ingmar Bergman tüm filmlerinin birer rüya olduğunu söyler. Bergman’ı -bir rüya olduğunu söylediği- bu ya da şu filminde aslında hiç rüya göremiyoruz diye suçlamak da saçmadır. Filmin içinde rüyaları göremiyorsak, bunun nedeni filmin kendisinin bir rüya olmasından başka bir şey değildir.
Sayfa 48
Reklam
Gerçeküstücülük
Bergman'ın uluslararası kariyeri, gerçeküstücü fikirlerin kullanımıyla başlamıştır. Bergman gelişiminin ilk aşamalarında "edebi teknikleri" uygulamış, Yaban Çileklerinde ise "rüya âlemi ile gerçeklik arasında gidip gelme" deneyleri yapmıştır (bkz. Steene, 1970, s. 24). Bu filmdeki rüya sekanslarının Mumau’yu andırdığı düşünülür, ama söz konusu sekanslar aynı zamanda da gerçeküstücüdür. Gerçeküstücü olarak tasarlanan, tam da özel ve neredeyse tipik denebilecek "kâbus tarzı"ndan ötürü, "tabut sekansadır hiç kuşkusuz. "Issız, bomboş sokak, saat, bir elden yoksun kolsaati, sırça cenaze arabası, yüzü olmayan adam - tüm bunlar gerçeküstücüresim ve edebiyatın aşina olduğu uzlaşımlardır."
Sayfa 166Kitabı okudu
Tarkovski ve Benjamin- Rüya ve Modernlik
Benjamin'in felsefi bir "Uyanma Tekniği"ni (V, 1,490) incelikle iş­leyişi, gerçekliği rüya olarak ve rüyayı da gerçeklik olarak görme çabasını temsil eder. Modernliğin fantazmagorik dünyası bir rüyadır, ama bir rüya olduğunun farkına vararak daha derinlikli bir gerçeklik vizyonuna ulaşır. Benjamin'in modernlik incelemesinin, devam eden
Rüya Alanı
Rüya Alanı Wong'un filmlerindeki ’’gerçek" bir hayat yaşayamayan karakterler, gerçek ilişkiler kurmadan ve gerçek aktivitelerini sadece herkesi tatlı dilleriyle kandırmalarıyla sınırlayarak, metalaşmış bir rüyalar âleminde yaşamaya karar verirler. Wong'un filmleri isabetsiz karşı­laşmalardan müteşekkil trajediler olarak tanımlanmaktadır.
Sayfa 126Kitabı okudu
Geri111
175 öğeden 166 ile 175 arasındakiler gösteriliyor.