Yaşayan en büyük Fransız yazarı kaldırım kenarına boylu boyunca uzanmış sefilleri oynuyordu ve bütün benzerliklere rağmen, bu, Victor Hugo'nun hatası değildi.
İlle bir suçlu bulunacaksa, Johnny Walker daha uygun olurdu…
Tüm nüfusun sevgisiyle büyüyen çocukları, ülkemizdeki çocukların yanında öyle medeni kalıyordu ki, yeni açmış güllerle rüzgarda savrulan çalı topraklarını karşılaştırmak gibi bir şeydi bu.
Bebek ölümleri öylesine olağandı ki bu durum karşısında, tam bir umursamazlık olmasa bile, yaygınca gösterilen bir teslimiyet, yetişkin kültürünün niteleyici tavırlardan biri haline dönüşmüştü. Romalı yazar Epiktetos (MS 55-135), geceleri çocuklarını öpen ebeveynlere şu tavsiyeyi verir, kendinize şunu söyleyin: “Belki de sabaha ölmüş olur.” …. Bazı toplumlarda ebeveynler çocuklarının hayatta kalacağına dair akla yatkın bir beklenti oluşana dek bebeklerine isim vermekten kaçınırlardı. Ne de olsa bir ebeveyn hayatta kalma şansı böylesine az olan bir yaratığa niçin derin bir duygusal yatırımda bulunsundu ki?