“Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü… Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli, tetikte… Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma… Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek… Her kelime yalan… Her jest sahte… Her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi… İntihar etmek? Hayır. Fazlasıyla iğrenç… İnsan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. Hiç değilse o zaman yalan söylemez. Perdelerini indirip, içine dönebilir. O zaman rol yapmaya gerek kalmaz, bir kaç farklı yüz taşımaya ya da sahte jestlere. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun. Kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. Kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. Bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. Belki orada bile değil. Seni anlıyorum Elisabeth, susmanı anlıyorum. Hareket etmemeni anlıyorum. İsteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın. Anlıyor ve hayranlık duyuyorum. Bitene kadar bu oyunu oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.” Pesona filminden..
İzler
Bizim gibileri böyledir çınar ağacı gibi köklü duruşumuzun altında papatya misali kırılmışlık yatar tıpkı afrika'nın göbeğinde anne antilop'un yavrusu ile berber avcı sürüsünün arasında kalması gibi ve böyle halvete anne antilop kendini yem etmekten başka seçeneği olsa yapardı ama yok ve o'yüzden tercihini geride kalmaktan yana kullanır ve görüyoruz ki kazanmanın dramatiktir sonuçları da olur ve bu olayı canın yana yana sahiplensende kalbin vicdanen kurtulduğunu hissedersin . peki buradan çıkacak ders nedir . Elbete şu üç günlük viran dünyada Senin Ne kadar zengin ne kadar güzel vede ne kadar güçlü olduğundan çok İnsanların kalbinde nasıl bir izlenim bıraktığına bakacaklar. Ve O'yüzden bazıları geride Bir hayvan kadar hikmetli hikaye bırakamazlar.. D ü z Y a z ı la r
Kenan kaplan
Kenan kaplan
Reklam
Kimse Küçük Değil Anne yavrusuna sadece süt vermez, hayatın inceliklerini de öğretir. Yürümeyi, kaşık tutmayı, bardağı kaldırmayı da ondan öğrenir yavrusu. En büyük edebiyatçı da annesinden öğrendiği kırık dökük kelimelerle öğrenimine başlamış ve daha sonra büyük ve düzgün cümleler kurup edebiyat yapmıştır. Adım atmayı babalardan görmüştür
Ruh bilinçtir. Ruh bir insanın gerçek özüdür. Ruh bedenin içindeki insandır. Kendilerini sahip oldukları maddi varlıklarla çevreleyen pek çok insan böyle yapmalarının onlara mutluluk, tatmin ve bir yaşam amacı getirebileceği yanılgısına düşerler. Bu varlıkları elde ettiklerinde bile çoğu zaman kendilerine " Niçin hâlâ içimde bir boşluk hissediyorum?" diye sorarlar. Oysa manevi bir yaşam süren ve ruhsal düzeyde çaba harcayan insanlar kendi varoluşlarında gözle görülür ve maddi fiziksel dünyadan çok daha fazlasının bulunduğunu fark ederler. Manevi gücünüzün İlahi varlığı ruhunuzu doldurup besleyerek sürekli olarak kendi varlığınızı ve bu yaşamda olmayı umabileceğiniz her şeyi gerçekleştirmek için çaba harcamanızı sağlar. Manevi güç, yaşam gücümüzdür; her birimizi harekete geçiren yaşam enerjisidir. Her birimizde ortak olan ve bizi birbirimize bağlayan şey manevi güçtür. Gökyüzündeki yıldızları oluşturan ve tüm Evrende dolaşan aynı enerji, her birimiz içinde mevcuttur. Gerçekten de Antikçağ da gökyüzündeki her bir yıldızın bir insanın ruhu olduğuna inanılırdı. Bu yüzden, tıpkı gökyüzünde parıldayan yıldızların karanlıkta yolumuzu bulmamıza yardımcı olması gibi, ruhumuzun da bize rehberlik ettiği düşünülürdü.. Ruhun Gücü John Holland
LÜTFEN OKUYUN!
SONUNA KADAR OKUYUN! İbn-i Abbas (r.a.) Hazretleri'nden naklen Muaz b. Cebel rivayet ediyor: - Bir gün Resulullah (s.a.v.) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık. Bu arada, dışarıdan bir ses geldi; - Ev sahibi... İçerdekiler.. Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir
In the Mood for Love (2000)
+ Bana aşık olacağını düşünmemiştim. - Ben de. Sadece nasıl başladığını merak etmiştim. Şimdi biliyorum. Duygular tıpkı böyle fark etmeden yoğunlaşıyor.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.