Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

tuğçe

tuğçe
@tugcehan__
sınıf öğretmeni
lisans
8 Mart 1999
11 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
888 syf.
·
Puan vermedi
·
48 günde okudu
Büyülü Dağ
Büyülü DağThomas Mann
8.1/10 · 1.199 okunma
Reklam
Parlak nesneler bilinçaltımıza zihnin öteki bölgesindeki hoş şeyleri anımsatabilirler; öteki taraftaki bir hayata dair bu türden belirsiz imalar o kadar büyüleyicidir ki bu taraftaki dünyaya daha az dikkat harcamaya başlarız ve böylelikle de içimizde her zaman olan ama bilincinde olmadığımız bir şeyi bilinçle yaşama yetisine kavuşuruz. O halde görüyoruz ki doğada belli süreçler, belli nesne kategorileri, belli maddeler vardır ve bunlar kendisine bakan kişinin zihnini karşıt bölgesine doğru kaydırma, her günkü bu taraftan uzaklaştırıp öteki hayaller tarafına geçirme gücüne sahiptir. Benzer biçimde, sanat alanında, aynı kendinden geçirme gücüne sahip, aralarında tam anlamıyla bir bütünlük oluşturan belli eserler görüyoruz.Görsel deneyimi tetikleme gücüne sahip bu eserler örneğin cam, metal, değerli taşlar ya da değerli taş etkisi yaratan renk maddeleri gibi malzemelerden de yapılabilirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...taşlar değerlidir, çünkü hayalcinin iç gözüyle gördüğü o parlak mucizelere az da olsa benzerler. " O dünyanın görüntüsü" der Platon, " mutlu hayalcinin gördüğü şeydir" çünkü " şeyleri oldukları gibi" görmek, saf ve anlatılamaz bir mutluluktur.
Bütün eğitim sistemimiz sözün hakimiyetindedir ve bu nedenle de kendinden bekleneni gerçekleştirmekte yetersiz kalır: Çocukları tümüyle yetişkinler haline dönüştürmek yerine, doğanın bütün deneyimlerin temeli olduğunun bilincine varamayan doğa bilimi öğrencileri yetiştirir; kendilerinin veya başkalarının insanlığı hakkında hiçbir şey bilmeyen insan bilimleri öğrencileriyle dünyayı adeta cezalandırır.
Reklam
Dil ve diğer sembol sistemlerinde asla vazgeçmeyiz; çünkü sadece ve sadece onlar aracılığıyla kendimizi hayvanların üstünde bir yere, insan seviyesine çıkardık. Ama bu sistemlerin yararlanıcıları olduğumuz kadar kolaylıkla kurbanları da olabiliriz. Sözcükleri etkin biçimde kullanmayı öğrenmeliyiz; ama aynı zamanda dünyaya, her verili gerçeği bir genel etiket veya açıklayıcı soyutlamanın bildik benzerliği içine sokarak bozan yarı donuk kavramlar aracılığıyla değil de, doğrudan bakabilme yeteneğimizi korumalı ve mümkün olduğunca güçlendirmeliyiz.
Her birey doğar doğmaz kendini içinde bulduğu dil geleneğinin hem yararlanıcısı hem de kurbanıdır; dil, onun diğer insan deneyimlerinin biriktirilmiş kayıtlarına girebilmesini sağladığı ölçüde yararlanıcı, dil onu indirgenmiş bilincin mümkün olan tek bilinç olduğuna ikna ettiği ve onun gerçeklik duygusunu bozduğu ölçüde kurbandır; böylelikle kendi kavramlarını veri, kendi sözcüklerini de gerçek şeyler yerine koymaya eğilimli hale gelir. Yani dinsel söylemde "bu dünya" denilen şey, dil tarafından ifade edilen ve böylelikle sersemleştirilen indirgenmiş bilinç dünyasıdır.
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.