Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

tuğçe

tuğçe
@tugcehan__
Parlak nesneler bilinçaltımıza zihnin öteki bölgesindeki hoş şeyleri anımsatabilirler; öteki taraftaki bir hayata dair bu türden belirsiz imalar o kadar büyüleyicidir ki bu taraftaki dünyaya daha az dikkat harcamaya başlarız ve böylelikle de içimizde her zaman olan ama bilincinde olmadığımız bir şeyi bilinçle yaşama yetisine kavuşuruz. O halde görüyoruz ki doğada belli süreçler, belli nesne kategorileri, belli maddeler vardır ve bunlar kendisine bakan kişinin zihnini karşıt bölgesine doğru kaydırma, her günkü bu taraftan uzaklaştırıp öteki hayaller tarafına geçirme gücüne sahiptir. Benzer biçimde, sanat alanında, aynı kendinden geçirme gücüne sahip, aralarında tam anlamıyla bir bütünlük oluşturan belli eserler görüyoruz.Görsel deneyimi tetikleme gücüne sahip bu eserler örneğin cam, metal, değerli taşlar ya da değerli taş etkisi yaratan renk maddeleri gibi malzemelerden de yapılabilirler.
Reklam
...taşlar değerlidir, çünkü hayalcinin iç gözüyle gördüğü o parlak mucizelere az da olsa benzerler. " O dünyanın görüntüsü" der Platon, " mutlu hayalcinin gördüğü şeydir" çünkü " şeyleri oldukları gibi" görmek, saf ve anlatılamaz bir mutluluktur.
Bütün eğitim sistemimiz sözün hakimiyetindedir ve bu nedenle de kendinden bekleneni gerçekleştirmekte yetersiz kalır: Çocukları tümüyle yetişkinler haline dönüştürmek yerine, doğanın bütün deneyimlerin temeli olduğunun bilincine varamayan doğa bilimi öğrencileri yetiştirir; kendilerinin veya başkalarının insanlığı hakkında hiçbir şey bilmeyen insan bilimleri öğrencileriyle dünyayı adeta cezalandırır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dil ve diğer sembol sistemlerinde asla vazgeçmeyiz; çünkü sadece ve sadece onlar aracılığıyla kendimizi hayvanların üstünde bir yere, insan seviyesine çıkardık. Ama bu sistemlerin yararlanıcıları olduğumuz kadar kolaylıkla kurbanları da olabiliriz. Sözcükleri etkin biçimde kullanmayı öğrenmeliyiz; ama aynı zamanda dünyaya, her verili gerçeği bir genel etiket veya açıklayıcı soyutlamanın bildik benzerliği içine sokarak bozan yarı donuk kavramlar aracılığıyla değil de, doğrudan bakabilme yeteneğimizi korumalı ve mümkün olduğunca güçlendirmeliyiz.
Her birey doğar doğmaz kendini içinde bulduğu dil geleneğinin hem yararlanıcısı hem de kurbanıdır; dil, onun diğer insan deneyimlerinin biriktirilmiş kayıtlarına girebilmesini sağladığı ölçüde yararlanıcı, dil onu indirgenmiş bilincin mümkün olan tek bilinç olduğuna ikna ettiği ve onun gerçeklik duygusunu bozduğu ölçüde kurbandır; böylelikle kendi kavramlarını veri, kendi sözcüklerini de gerçek şeyler yerine koymaya eğilimli hale gelir. Yani dinsel söylemde "bu dünya" denilen şey, dil tarafından ifade edilen ve böylelikle sersemleştirilen indirgenmiş bilinç dünyasıdır.
Reklam
Ah, uzaktan nazik görünen aşk Nasıl da acımasız ve kaba denendiğinde!
Büyük Engizisyoncu
Kişioğlunun yaratılışı mucizeyi reddetmeye elverişli midir? Hayatın böylesine ürkünç anlarında, ruhunun en azap veren, yıldıran asıl sorunlarını çözmeye çalışırken yalnızca kalbin sesini dinleyebilir mi? Ah, yüce davranışının kitaplarda saklanacağını, zamanın, yeryüzünün en uzak sınırlarına varacağını biliyor; kişioğlunun da senin peşinden gelerek, mucizeye gereksinmeden Tanrı'ya kavuşacağını umuyordun. Ama kişioğlunun, mucizeyi reddettiği anda Tanrı'yı da reddedeceğini, çünkü onun Tanrı'dan çok mucizeyi aradığını bilmiyordun. Mucize olmadan yaşayabilecek gücü yoktur kişioğlunun. Hemen yeni yeni mucizeler bulur kendine. Tanrıtanımaz, dinsiz, başkaldıran olsa bile üfürükçülerin, büyücü kadınların önünde diz çöker.
Sayfa 354Kitabı okudu
Göklerden haber gelmez, Kalbinin söylediğine inan.
Sayfa 344Kitabı okudu
"İnsanları seviyorum ama kendi kendime şaşıyorum da, insanlığa olan sevgim arttığı ölçüde kişilere olan sevgim azalıyor. İnsanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık, gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki, ama öte yandan, bir insanla aynı odada iki gün yalnız kalmaya dayanamam. Bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor. Bir gün içinde dünyanın en iyi insanından bile nefret edebilirim: Yemeği yavaş yavaş yemesi bir kimseden nefret etmeme yeter. Başka birinden, nezlesi var, ikide bir sümkürüyor diye nefret edebilirim...Yanıma yaklaştıkları anda düşman kesiliyorum insanlara. Gelgelelim, kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor."
Sayfa 110Kitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.