Şu ana kadar sırtındaki tek şey olan battaniyenin içinde, bir soylu çocuğu da olabilirdi, bir dilenci de! En burnubüyük bir yabancı bile onun soyunu sopunu belirlemekte güçlük çekerdi. Ama şimdi, hep aynı iş için kullanılmaktan sararmış, eski basma giysilere sarılmıştı ya, damgalanıp etiketlenmiş oldu ve derhal toplumdaki yerine oturuverdi: Yoksullar evinin bir öksüzü...