Onu yalnızca dokunarak, yalnızca koklayarak bile tanırdım; kör olsam bile nefeslerinden, ayaklarının yere vuruşundan tanırdım. Ölmüş olsam bile, dünyanın sonu gelmiş olsa bile tanırdım onu.
Aslında içten içe hepimiz gerçeği biliyoruz. Buna rağmen ayakta durmak için mutlaka bir şeyleri eziyoruz. Hayatta kalmak için birilerini kurban ediyoruz.
Basılan fotoğrafların hiçbiri düzgün çıkmamıştı. Yalnızca birinde merdivenler görünüyordu. Tomie ya da canavardan eser yoktu. Sadece üzgün görünen bir kadın, orada tek başına duruyordu.