Bir ulusun üyesi olmak insanlığın doğuştan sahip olduğu bir şey değildir, fakat zamanımızda böyle bir görünüme bürünmüştür.
Hegel'in anlayışına göre bir ulusun gerçek tarihi ancak o ulus devletine kavuştuğu zaman başlamaktadır.
Sevdim
Mantıkçıların derin ve anlamlı olduğunu iddia ettikleri bilmece depolarının içinde bir de Berberin Problemi vardır: bir köyde herkes kendi kendine traş olanlarla berberde traş olanlar olarak ikiye ayrılabilir. Peki bu durumda berberin kategorisi hangisi olacaktır? Berber kendi kendine traş olanlardan mı yoksa berberde traş olanlardan mı sayılmalıdır?
"Gün-aydın" diyen bir insan hava raporu hakkında ne kadar bilgi veriyorsa konuşma özgürlüğü ve serbest seçim teminatı veren çoğu anayasa da tanımladığını iddia ettiği kendi toplumu hakkında ancak o kadar bilgi vermektedir.
Evrensel okuryazarlık ve eğitilme hakkı modern değerler tapınağının çok iyi bilinen bir tarafıdır. Devlet adamları ve politikacılar bundan saygıyla söz eder, insan hakları bildirileri, anayasalar ve parti programları gibi siyasi metinler de bu hakları kutsallaştırır. Bütün bu söylediklerimizin şimdiye kadar garip kaçan bir tarafı yok. Aynı durum, temsili ve sorumlu hükümet, serbest seçimler, bağımsız yargı, konuşma ve toplanma özgürlüğü gibi şeyler için de geçerli. Bu takdir gören değerlerin çoğu dünyanın birçok yerinde sık sık sistematik bir biçimde çiğneniyor ve kimse gözünü bile kırpmıyor.
Bir ulusun üyesi olmak insanlığın doğuştan sahip olduğu bir şey değildir, fakat zamanımızda böyle bir görünüme bürünmüştür.