"...kendimizden çıkmadıkça kendimizi görmemizin mümkün olmadığını düşünüyorum..."
Yazar ne kadar da güzel bir noktaya değinmiș. Hayal kurmak ne kadar çok iyi de gelse bizlere, bazen göremeyiz gerçeği nedense? Kısacık ama güzel bir öykü.. İçerisinde birçok çizim de var. Keşke yirmili yaşlarımda tanışsaydım Saramoga ile... Belki ben de
İnsanoğlu bir gün;
Virgülü kaybetti:
Söyledikleri birbirine karıştı.
Noktayı kaybetti:
Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları.
Ünlem işaretini kaybetti bir günde:
Sevincini, öfkesini, bütün duygularını kaybetti.
Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
iki noktayı kaybetti bir başka gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Hayatının sonuna geldiğinde
Elinde sadece tırnak işareti kalmıştı.
"içinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
"Evlilik hayatının tamamı yatak temeli üzerine
kuruludur." Cümleyi üç dört ünlem işaretiyle noktaladı.Ardından, yeşil mürekkeple hayatın tutkuyla beslendiğini ve evliliğin söndürmediği tutku bulunmadığını yazdı.
Kim olduğumu unuttum. Hala yazıyorum ama. Kim olduğumu hatırlarken de yazıyordum, şimdi de yazıyorum. Bu kez herkesin etrafına sarılı o bissürü hayattan yazıyorum ama. Gayet kolay. Gidiyor su gibi, kara kara kelimeler. Eskisi gibi ısssız değil galiba dünya. Fazla s'li ama. Sanki arkamda sürekli konuşan bir Johhny, bir de Mary var. Benim kim