Eskiden çöp kutuları olmazdı mahalle aralarında. Mahalleli sözleşmiş gibi belli noktalar belirler oraya dökerdi çöplerini. Kokudan ve miktardan durulmayacak hale gelince de ilk rahatsız olan çöpü yakardı.
Ben de öyle bir mahallede büyüdüm.
Evlerin tüm gereksizlerinin ve gözden çıkmışlarının ortak noktalarda yok edildiği, yanan plastiklerin
Üniversitede üçüncü sınıfa giderken bir saz çalma merakı almıştı beni. Gece gündüz çalıyorum rüyamda. O eşsiz büyülü türküler eşliğinde hikayelerine de gömülüp kayboluyorum adeta. Birgün saz ustası Ozan dayı ile tanıştırdılar beni ve dört arkadaşımı daha. Aman ya Rabbim, o nasıl bir ses, o nasıl bir sazı dillendirmektir!.. Saz sanki bir sandalye
“Unutmak kolay mı? ” deme
Unutursun Mihriban’ım.
Oğlun, kızın olsun hele,
Unutursun Mihriban’ım.
Zaman erir kelep kelep...
Meyve dalında kalmaz hep.
Unutturur birçok sebep,
Unutursun Mihriban’ım.
Yıllar sinene yaslanır;
Hâtıraların paslanır.
Bu deli gönlün uslanır...
Unutursun Mihriban’ım.