Nur
@utopyalibirokur
inst: utopyalibirokur
Bolu
35 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Umutlarının öyle fazla coşmasına izin vermezsen, hayal kırıklığına ugramazsın.
Sayfa 111Kitabı okudu
Hayatımız yok olduktan sonra nasıl yaşarız biz? Geçmişimiz olmadı mı, kendimizi nasıl tanırız? Yo, bırak. Yak gitsin.
Sayfa 108Kitabı okudu
Biliyor musun, artık papaz olmayışım hoş bir şey! Ben varken kimse böyle hikâyeler anlatmıyordu. Anlatsalar bile, ben gülemiyordum. Küfretmek de yasaktı bana. Şimdi canım istediği zaman, canım istediği kadar küfrediyorum. İyi geliyor insana canı isteyince küfretmek.
Sayfa 85Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Bir kısmı, kendilerini bu işe zorlayan matematikten iğreniyor, bir kısmı korkuyor, bir kısmı da o matematiğe tapıyordu. Düşünceden, duygudan kaçacak bir yol sağlıyor diye.
Sayfa 39Kitabı okudu
Hep söylediği bir sözü vardır... bir lafı birine ağzımla söyleyemiyorsam, demek o laf yazılacak kadar önemli değil, der.
Sayfa 32Kitabı okudu
"Tahmin etmiştim. Ellerine baktım da! Ya balta savurmuşsun, ya kazma ya da balyoz. Nasır bunlardan olur. Ben böyle şeyleri gözden kaçırmam. Bundan da gurur duyarım."
Sayfa 13Kitabı okudu
Göz gördü de gönül vardı. Kulak da duysun, kalp de sevsin efendim, eli elime değmedi, sesi ruhuma değsin
Acaba hepimiz hayal mi gördük? Cümleten çıldırdık mı? Altını demirle mi karıştırdık, meleği ifritle, Tanrı'yı şeytanla? Işığa gidelim derken karanlığa mı daldık? Cennet yerine cehennemi mi seçtik? Mızrak çuvala sığdı, ama olanlar aklıma sığmadı.
" Tahtelbahir gemisinin telsiz çağrı kodu da buydu.
'T1AMAT-T1A' "
Sanki helal desem hırsız, hırsız olmaktan çıkacak ha!
Başlangıçta her sey soğuk, boş ve anlamsızdı
"Galipken zalim, mağlupken mazlum olma."
"Öyle ki, gerilimi volt ve cereyanı amper ile ölçen adam, şiirlerinde aşkı aruz, ihtirası da hece ile ölçmüştü."
Sanki insanoğlunun 1000 yılda başına gelenlerin tamamını biz yedi saatte yaşadık.
Doğdum doğalı bu mağaradan başka bir yeri yaşam alanı bilmedim hiç. Keşfetmeye bile yeltenmedim, başka yaşam alanları nasıl olur diye hiç düşünmedim ama şu vardı: mağara bize ayak uyduracağına biz ona ayak uydururduk ve yaşamımızı, onun bizlere sunduğu olanaklar ölçüsüne göre düzenlerdik. Ben bu duruma 'şartların dayatması' derdim, fakat diğer mağara adamları buna, 'şartlara dayanmak' der geçerlerdi.
